Hakir ve fakir Evliya Çelebi, "Seyahatname"sinde şöyle anlatır zamanındaki İstanbul'un kapılarını: "Yedikule'nin dışındaki hendek kenarınca ta Eyyubel-Ensari kapısına gelinceye kadar 8810 adım ve 6 kapıdır. Küçük Ayvansaray kapısından Bahçekapısı'na kadar 6.500 adım ve 14 kapıdır. Yenisaray ki padişah sarayıdır- Arap ambarı dibinde Kireççibaşı kapısından Yenisaray'ın tamamen etrafı 16 kapıdır. Ahırkapı'nın dışında yeni yapılan umumi yol üzerinde ta Yedikule köşesine kadar 10.000 adım ve 7 kapıdır." Üstadın hesabına göre İstanbul'un dünyaya açılan 43 kapısı bulunmakta... Devir değişti, çağ değişti; yedi tepeli İstanbul, 77 tepeli bir metropole dönüştü. Çelebi'nin saptadığı 43 kapının yerini bugün yedi kapı almakta: 1) Atatürk Havalimanı, 2) Esenler Otogarı, 3) Haydarpaşa Limanı; 4) Sirkeci Garı, 5) Sultanmahmet Meydanı; 6) Haydarpaşa Garı, 7) Tophane Rıhtımı. Haydarpaşa ve Galataport projelerinin gündeme gelmesiyle, bu kapılardan, İstanbul'un deniz yolu bağlantısını kuran Tophane rıhtımı ve Haydarpaşa limanı, raylı sistemle ilişkisini sürdüren Haydarpaşa garı, acaba kapanmak üzere mi? Açtığı dava ile Haydarparpaşa limanının "yapımlı kira" adı altında özelleştirilmesine olanak sağlayan yönetmeliğin yürürlüğünü durduran Liman-İş Sendikası Genel Başkanı Raif Kılıç, "İstanbul'da liman hizmetlerini yapacak yer kalmadığına dikkat çekiyor. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Eyüp Muhcu da, Galataport projesine "kıyıların kamu kullanımından çıkacağı, kentkıyı ilişkisinin yok edileceği" endişesiyle karşı duruyor. İhale şartnamesine göre Galataport Projesi'nde şunların yapılması öngürülmekte: "En az bir adedi enternasyonal standartlarda beş yıldızlı olmak üzere uluslararası zincirler tarafından işletilecek nitelikte iki adet otel; apart oteller; dükkanlar vb. satış üniteleri; yeme içme alanları; sinema, müze vb. eğlence tesisleri; otoparak, kapalı garaj vb. yapılar ve bunlara ilişkin altyapı ile teknik mahallerden oluşan turizm merkezindeki diğer fonksiyonlar..."
RIHTIMIN YÜZÜ
Haydarpaşa ise, İstanbul'un sanki siluetini doldurmamış da ihtiyacı varmış gibi, gökdelenler ile donatılacak... Her ne kadar İstanbul'un 77 tepesinde hala denizi görüp bilmeden yaşayan birtakım insanlar bulunsa da, iki başkan da gerekçelerinde haklı. Geçen ayın sonlarında aramızdan ayrılan ve Çanakkale Assos kazılarının 25 yıl başkanlığını yürütmüş olan Prof.Dr. Ümit Serdaroğlu, 1996'da "Yeni Yüzyıl" gazetesinde yer alan bir konuşmasında, Bilge Türkben'e Assos'un yakın geçmişini şöyle anlatıyordu: "Ben buraya ilk geldiğimde harabelerin üstünde bir bölük asker vardı, başlarında da bir yüzbaşı. Buradaki blok taşları hayvanlara yükleyip kıyıya indiriyorlardi. Buradan gemilere yüklenen taşlar, inşaatlarda kullanılmak üzere İstanbul'a gönderiliyordu." Nitekim, Tophane rıhtımının büyük bir bölümü bu taşlarla yapılacaktı. Bu rıhtımın bir yüzünde de İstanbul Modern duruyor; onun halinin ne olacağını da elbette düşünüyorum, ama gerek Galata'da, gerek Haydarpaşa'da "tarih"in "yahşi" gökdelenler namına "inşaat malzemesi" olmasını anlayamıyorum.
* BOYNER Büyük Mağazacılık A.Ş.'nin Cumhuriyet'in 82. yılı nedeniyle Maslak ve Şaşkınbakkal mağazalarında düzenlediği "Cumhuriyet Etkinliği" kapsamında iki mağazayı ziyaret edenler, özel olarak hazırlanmış kartlara "Türkiye'de ve dünyada cumhuriyet, demokrasi ve barış" ile ilgili mesajlarını yazdıktan sonra "Mesaj Ağaçları"na asacaklar ve en iyi mesajı yazanlar çeşitli ödüller kazanacaklar; seçici kurulun üyelerinden biri de benim.