Alfred Hitchcock'un ünlü filmi Bir Kadın Kayboldu'ya benzedi, bu başlık... Ama koskoca bir pasajın kaybolması, aslında bir kadının kaybolmasından daha tuhaf değil mi? Hangi gerilim meraklısı Türk yönetmeni bunun filmini yapacak? Evet, geçen gün Beyoğlu'nda uzun zamandır onarılan Anadolu Han'da sona yaklaşıldığını fark edince, içeri girip bir göz atayım dedim. Ne göreyim: stiklal Caddesi'ni Yeni Melek sinemasının önüne bağlayan o koca pasaj yok olmuş!.. Sorup soruşturdum: Pasaj iptal edilmiş, yeri yakında binayla birlikte kapılarını açacak olan dev bir ayakkabı mağazasına dahil edilmiş... şte bunun için bizler, artık tahta perdelerin arkasına saklanan her türlü inşaattan şüphe eder hale geldik. Aslında onarım isteyen eskimiş bir semtte atılan her temel, konulan her tahta perde içimizi ürpertiyor, bizi birer paranoyak yapıyor. Çünkü arkasında neler olduğunu bilemiyoruz. Ve birden koca salonların yıkıldığını (Saray, Lüks, şimdi galiba Emek), inşaatın beklenenden çok daha fazla yükseldiğini (Demirören bloku), projede açıklanandan çok farklı bir işleve yönelindiğini görüyoruz. (Yine Demirören bloku: AVM diye başladı, şimdi otelden söz ediliyor). Böylece Beyoğlu gibi dünyaca değerli bir kent parçası üzerinde kentli, mimar, şehirci, stanbul âşığı veya sade vatandaş olarak hiçbir denetim hakkımız ve bilgilenme imkânımız kalmıyor. Neyse, bu kez de bir pasaj gitti gider. Oysa pasajlar da birer sokak gibidir, korunması gereken kamusal alanlardır. Yakında sıra Aynalı Pasaj, Aznavur pasajı, Afrika Hanı gibi çok tipik Beyoğlu mekânlarına mı gelecek? Beyoğlu'nun değer kazanması gibi hepimizi sevindirecek bir olgu, geçmişten gelen tüm yapıların denetimsiz kâr ve kazancın taşı üzerinde kurban edilmesiyle mi sonuçlanacak? Ne yazık!