Evet, biz bu yıl da tek bir Ramazan karşılıyoruz. O da ne demek demeyin; 1902'yi yaşamış olanlar bu açıdan bize fark atmış; onlar bir yılda iki Ramazan görmüş. Hicri ve miladi takvim arasındaki gün sayısı farkından kaynaklanan bir durum bu... 1319 Ramazan'ı 12 Aralık 1901- 10 Ocak 1902 tarihlerine denk gelmiş. 1320 Ramazan'ı ise 1-30 Aralık 1902 arasındaymış. Buyrun size bir senede iki Ramazan! Toplumsal Tarih dergisinin eski bir sayısından (Kasım 2002) öğreniyorum ki, Ahmet İhsan'ın o yılın Ramazanları üstüne bir yazısı var. Kim o peki? Ahmet İhsan (Tokgöz), 1891 yılında Servet-i Fünûn dergisini yayın hayatına sokan kişi. Derginin kapağının arka sayfasında da kendisi dönemin life style'ı tarzında gündelik hayat yazıları yazıyor. İşte o satırlardan anlıyoruz ki, eski Ramazanlara ait âdetler, alışkanlıklar ne kadar değişse de bazı kaygılar o zaman da aynıymış! "İstanbul için güneşli hava demek çamursuz cadde ve sokak demektir. Yerin ve havanın müsaadesi güzel olunca Ramazan gezintisine doyum olmamaktadır. İftardan önce ve sonra Beyazıt, Şehzadebaşı, Vezneciler ve Direklerarası'nın seyir ve alışveriş yerleri insanın hem göz zevkini okşamakta hem de fazla kilolarından kurtulmak isteyenler için bulunmaz fırsat doğurmaktadır." Görüyorsunuz, Direklerarası bir var bir yok ama fazla kilolar her dem baki!