Bu köşede, daha önce de tarihi Kemeraltı Çarşısı'nı eski günlerine döndürmek, yeni cazibe merkezleri yaratmak amacıyla; İzmirli 116 iş insanı tarafından kurulan TARKEM'i (Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım ve Ticaret Anonim Şirketi) yazmıştık.
İzmir'de kuruluşuna tanık olduğumuz, süren ya da sona eren, olumlu çok ortaklı yapılanmalar arasında, TARKEM'in çok özel bir yeri olduğunu düşünüyorum.
TARKEM, elbette geleceğe yönelik 'sürdürülebilir ticari bir vizyon' taşımasına rağmen; bu işlevini kentin değerlerini koruyup geliştirerek; Kemeraltı ve çevresini, eski göz alıcı kimliğine kavuşturarak gerçekleştirmek istiyor.
Bu nedenle saygın, akıllıca, doğru, yerinde bir girişim.
İzmir EXPO'yu kazanamayınca bir hayal kırıklığı yaşadı.
Ama kentin genelindeki değerlere baktığımızda, herkes yeniden anlıyor ki; EXPO'yu kazanamamak dünyanın sonu değil. Önemli olan; İzmir'in kendi değerlerini öne çıkararak tarihsel mirasına sahiplenerek, kendisini günümüz için yeniden kurgulaması, keşfetmesi.
Bu yeniden kurgulamada, TARKEM'in çok olumlu işlev üstleneceğine inanıyorum.
Bu görüşüm, TARKEM Yönetim Kurulu Başkan Vekili, değerli Uğur Yüce ağabeyimizi dinlerken, bir kez daha güçlendi.
NAMUS VE ŞEREF SÖZÜ
Kemeraltı, İzmir'in bütününde bazen vurgulamayı ihmal ettiğimiz çok önemli bir parça. Çünkü değerli Uğur Yüce'nin anlatımıyla; İzmir için çok basit bir analiz yaptığımızda; yani "Bu kentin gücünü oluşturabilecek ve fırsat teşkil eden neler var?" diye sorduğumuzda; karşımıza sade yanıtlar çıkıyor. Birinci yanıt, doğal olarak tarihsel liman kenti İzmir'in Alsancak Limanı. İkinci olarak öne çıkan değerlerin başında Kemeraltı geliyor.
Yani Konak'tan Basmane'ye; Basmane'den Kadifekale'ye kadar uzanan 270 hektarlık alanda tam 1480 tescilli binası bulunan; süreç içinde farklı sorunlarla karşılaşan; ama 2005 yılında "tarihi alan" ilan edilen bölge geliyor.
İşte TARKEM'in gündemi; kentin bu kadar önemli bir değerinin, nasıl ayağa kaldırılacağıyla ilgili. Hedef tamamen bu. Bu nedenle daha çok 'sosyal nitelik' taşıyan, çok ortaklı bir yapılanmaya gidildi. Şirkete ortak olarak davet edilen herkese, TARKEM'in bir vakıf şirketi felsefesiyle yönetileceği vurgulandı. Zaten bu yüzden şirketin ortaklık sözleşmesine; "O bölgenin tarihi yapısına sadık kalacağıma, ticari menfaatleri bunun üstünde tutmayacağıma namusum ve şerefim üstüne söz veririm" diye bir madde kondu.
İZMİR'İN TARİHİ IŞIĞI
Daha sonra da araştırmalar yapılmaya başlandı. Kültür ve din turizminin nasıl gerçekleştirilebileceği, Agora-Kadifekale'den uzanan tarihi aksın Havra Sokağı'ndan ve çevresindeki eski Yahudi Mahallesi'nden başlaması istendi. Çünkü sadece orada tam 9 tane havra var. Agora'nın kıyısında "Sabatay Sevi Evi" var. Hepsinin tarihsel, kültürel, dinleri simgeleyen turistik değeri var. Ama bu alanların cazibe merkezi haline getirilmesi gerekiyor.
Özünde TARKEM, sadece bu zemini doğru şekilde hazırlamaya gayret gösteren bir yapılanma. Başta bu alanda olumlu çalışmaların örtüştüğü İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere; devletin tüm kurumlarıyla, bakanlıklarla, üniversitelerle işbirliği içinde. İdealini doğru zemine oturtmaya çalışıyor. (Bu tür alanların yaşaması gerekli. Gençlerin bu noktalara çekilmesi gerekiyor.)
TARKEM işte bunun için, yoğun çaba içinde. Uğur Yüce'yi dinlediğimde, proje konusunda çok ciddi yol katettiklerini algıladım. İzmir için çok umut verici. Yaklaşık 8 bin 500 işyerinin bulunduğu Kemeraltı ve oradaki bir o kadar esnaf için gelişmeler çok umut verici.
Kemeraltı İzmir'in tarihi ışığıdır. Bu ışık güçlenerek yandığı sürece, İzmir kendisini yeniden keşfedecek, geleceğini yeniden kurgulayacaktır.
TARKEM'in faaliyetlerine bu köşede sık sık değineceğiz.