Seçilmişler, demokrasinin temel aktörleri değil mi!
Yani meşru olanlar, halkı temsil edenler. İşte şimdi, 'yürekten sağduyulu olma' görevi, esas olarak onlarındır. Tüm seçilmişlerin...
Çok sertleşen, kamplaşan bir siyasal ortamda, parlamentonun temel işlevi, son siyasal süreci kendi içinden sorgulayarak, hakiki demokratik zemine sarılmak olmalı. Herkes önce demokrat olmalı. Yani, demokrasiyi ve onun kurumlarını savunmalı. Meclis bu yönde çalışabilmeli.
***
Bir zamanlar Hindistan Başbakanı olan
İndira Gandhi bir konuşmasında, 'çalışmakla' ilgili şu ilginç anısını anlatmış
: "Büyükbabam, iki türlü insan bulunduğunu söylerdi; işi yapanlar ve yapılan işten kendilerine pay çıkaranlar. O benden, birinci grupta yer alarak çalışmamı istedi. Çünkü orada diğerinden az rekabet vardı."
Günümüz de 'her şeyden pay çıkaranlarla' dolu. Çok 'söz' var. Gereğinden çok. Ama yanılmamalıyız.
'Oyun içinde oyunu' anlamamız gereken günlerdeyiz.
Adaletsizlik çarkının, hukuksuz, delilsiz, hapislere taşıdığı insanları da...
***
Biz insanlar çok tuhafız. Hayvanların yaşama algılarıyla ilgili, bir kitapta şunlar yazılı:
"Bilindiği üzere, şimdiye kadar hiçbir kuş komşusundan daha çok sayıda yuva yapmaya uğraşmadı. Şimdiye kadar hiçbir tilki saklanacak tek bir deliği olduğu için üzülmedi.
Şimdiye kadar hiçbir sincap, bir yerine iki kış yetecek kadar ceviz toplayıp saklamadığı için endişelenmedi. Ve hiçbir köpek, yaşlılık yılları için birikmiş kemiği olmadığı gerçeği üzerine uykusuz geceler geçirmedi..."
***
New York Times'in en çok satanlar listesine giren
"Olanaksızın Fiziği" adlı kitabın yazarı
Michio Kaku'nun yeni çalışması önümde. Sayfaları karıştırıyorum. Kitapta, Kaku 2100 yılındaki dünyayı hayal etmiş. Günümüzün
Jules Verne'i sayılabilecek Kaku'ya göre, 2100 yılına gelindiğinde; insanlar, bilgisayarlarını beyin alıcılarıyla kontrol ediyor; nesneleri sihirbazlar gibi zihinlerinin gücüyle hareket ettirecekmiş.
***
Ayrıca 'yapay zeka' tüm çevreye dağılacakmış. İnternet destekli kontakt lensler, dünyanın bilgi üssüne bağlanabilmemize ya da bir göz kırpma hareketiyle arzu ettiğimiz tüm görüntülerin gözümüzün önüne gelmesine yardımcı olacakmış. Arabalar GPS kullanarak kendi kendilerini süreceklermiş. Araçlar, ayrıca bir hava yastığı üzerinde rahatça uçabileceklermiş. Güçlü manyetik alanlar üzerinde, yeni bir
manyetizma çağı olacakmış.
***
Bilim insanları moleküler tıbbı kullanarak, genetik hastalıkları tedavi edebileceklermiş. Nanoteknolojideki ilerlemeler, insanları efsanevi bir uzay asansöründe gezdirebilecekmiş. Duygusal robotlar, insan ömrü uzunluğu gibi konulara hiç girmiyorum. "Geleceğin Fiziği", insanlığın nereye, nasıl bir yolculuk yapacağının serüvenini aktarıyor. Kitabın yazarı Mıchıo Kaku, halen New York City Üniversitesi'nde teorik fizik profesörü...
***
İşin insan hayalini zorlayan tablosu bir yana; kim bilir, insanlık 2100 yılında; belki de çok uluslu tek bir dünyada,
günümüzden daha mutlu olabilecek mi?
Barış ve kardeşlik içinde, birbirini yücelterek, severek yaşayabilecek mi? Teknoloji ve diğer tüm gelişmeler kadar, en çok bunu önemsiyorum. Keşke günümüzde insanın faniliği bir daha hatırlansa; gelecekten bugüne bakınca,
her şeyin nasıl yitip gittiği avuçlarımızdan, bir daha anlaşılsa...
Ah keşke...