İzmir'de Aziz Kocaoğlu'nun adaylığını ilan edip etmemesiyle ilgili sessiz 'bekleyiş', hala sürüyor. Daha önce vurguladığımız gibi, CHP'nin İzmir'deki yerel seçim yarışında, ilçelerle birlikte izleyeceği yol haritasını, öncelikle Kocaoğlu'nun tutumu belirleyecek.
Şunu kabul etmek gerekir ki, Kocaoğlu siyasette ustalaştı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Amerika'dan attığı pası bile görürken; Kocaoğlu'nun teşekkür edip, şükranlarını sunduktan sonra; "Şartlar ne getirir, ne götürür, ona göre karar vereceğiz" sakinliğindeki değerlendirmesi, bu ustalığın ifadesi. Çünkü, İzmir'de siyaset kulislerine kulak veren herkes, Kocaoğlu'nun ilçelerdeki belediye başkanlarının çoğunluğunun, yeniden aday olmasını istemediğini biliyor. Birlikte çalışmak istememesinin, kendisine göre haklı ya da haksız nedenleri var. Ama bu konuda yapılacak değerlendirmeler, sübjektif bile olsa, ortadaki somut tablo değişmiyor. Aziz Bey, büyük ilçeler dahil olmak üzere, çok sayıda ilçenin belediye başkanının yeniden aday olmasına karşı. İşte aslında günlerdir, İzmir'de süren bu bekleyişin gerçek nedeni, Kocaoğlu'nun siyaseten nezaket sınırlarında dengede tutmaya çalıştığı, 'siyasi pazarlık' olarak adlandırmadığı bu süreç.
Sonuçta, CHP Genel Merkezi ile yapılan karşılıklı görüşmelerde, ilçelerle ilgili tam mutabakat sağlanamaması, Kocaoğlu'nun adaylığını açıklamasını geciktirdi.
Şimdi Kılıçdaroğlu'nun Amerika gezisi sonrası, artık son nokta koyulacak.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 13 Aralık'ta Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak açıklaması, CHP'yi sıkıştıracak. Çünkü AK Parti, çok hızla ilçe adaylarını da belirleyecek. Hepsi birlikte, 15 Aralık sonrasında, İzmir'de sahaya inecekler. Ve adım adım sürecek rekabetçi yarış başlayacak.
Parti içi çatışmanın tüm ilçelerde çok yoğun yaşandığı CHP, bu durumda hızla karar vererek, Kocaoğlu ile ortak bir noktada buluşacak. Bunun dışındaki ihtimaller, Kocaoğlu'nun adaylıktan vazgeçmesiyle gerçekleşebilir; ki bu da şu an olası gözükmüyor.
Zaten Kocaoğlu, şekillendirmek istediği süreçle ilgili, somut adımlar atıyor.
Örneğin 397 yılla yargılandığı davada, Aziz Kocaoğlu'nun arkasında duran; yaptığı açıklamalarla etki yaratmaya çalışan İzmir Baro Başkanı Sema Pekdaş; CHP'den aday adayı olmak için görevinden istifa etti. Pekdaş, tercihini İzmir'in en önemli ilçesi Konak için kullanacağını söyledi. Bir de siyaseten anlamlı şekilde; "Süreç başka bir sorumluluk almamı gerektirdi" dedi. Binali Yıldırım'ın, geçmişte kendisine de danışmanlık yapan AK Parti İzmir Milletvekili İlknur Denizli'yi, Konak Belediye Başkanlığı'na aday yapma 'olası hamlesine', Kocaoğlu'nun yanıtı, Baro Başkanı Sema Pekdaş ile olacağa benziyor.
Usta ve başarılı siyasetçi Binali Yıldırım'ın, özellikle 2011 genel seçiminde AK Parti'nin ağırlık kazandığı ilçelerde; adayları güçlü, yerel isimler arasından seçeceğini sezen Kocaoğlu da; tüm ilçelerde ciddi kan değişikliği peşinde.
CHP'de aysbergin altında yaşanan çekişme, bundan ibaret.
Sonuçta yerel seçim yarışı, AK Parti açısından en geç 20 Aralık'ta, tüm ilçelerin belirlenmesiyle birlikte başlamış olacaktır. Bu tarihte, CHP'nin de zorunlu olarak; Kocaoğlu'nun taleplerinin, en azından bir bölümünü elde ettiği bir siyasi tablo ile yarışa girmeye hazır olacağını tahmin ediyorum.
Bazı ilçelerde çok sürpriz isimlerin son anda aday olacaklarını da hatırlatalım...