Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

Monna Rosa

Başbakan Erdoğan, önceki gün gerçekleşen AK Parti kongresindeki konuşmasına, şair Sezai Karakoç'un "Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine" adlı güzel şiiriyle başladı. Hakkını vermek lazım, şiiri de güzel okudu. Sessiz sedasız bir kıyıda yaşadığı, popülerlikten uzak durduğu, şairliğinin yanı sıra 'fikir adamlığı' kimliğini hep mütevazılıkla koruduğu için, çok sayıda insan Sezai Karakoç'u tanımaz.
Sezai Karakoç'un, fikir çizgisine genel olarak katılmasak da, derinlikli entellektüel dünyasında, özellikle bizde eksik olan 'yerli düşünmeyi' başardığı, üslubunda ise her zaman 'saygın olmayı' koruduğu için, saygı duyulacak bir isim olduğunu vurgulamalıyız.
Belki de çok sayıda insan, Sezai Karakoç'un uzun yıllarca bir derginin çevresinde, "Diriliş Hareketi"ni yarattığını, bugün AK Parti bünyesinde bulunan çok sayıda ismin ise gençliğinde onun fikirlerinden beslendiğini bilmeyebilir... Hatta Sezai Karakoç'un, yıllar önce Diriliş Partisi'ni kurduğundan, şu anda da Yüce Diriliş Partisi olarak devam eden bu örgütlenmenin, bir siyasi parti olmaktan öte, bir fikir hareketi gibi hayatını sürdürdüğünden, partinin genel başkanlığını da Sezai Karakoç'un yaptığından, çok insanın haberi yoktur.
Karakoç'un, her Cumartesi günü aynı saatte, partisinin İstanbul il merkezinde, siyaset felsefesi ağır basan konuşmalar yaptığından da... Yani Sezai Karakoç, çok ilginç bir isim.


***
Kendi adıma, şairliğini çok büyük görür ve çok önemserim. Karakoç'un onlarca güzel şiiri arasında, karşılıksız bir aşk serüveninin yansıması olduğu rivayet edilen, genç dönem şiirlerinden Monna Rosa, gerçekten çok etkileyicidir.
Monna Rosa, eminim gelecekte de kalıcı olacak, insanlığın aşk şiirleri defterinde, en güzel sıralarda yerini alacaktır. Monna Rosa'nın esrarı da dikkat çekicidir. Şiir beş dizenin oluşturduğu, 14 kıta olarak kaleme alınmıştır. Her kıtanın başındaki harfler 'akrostiş' yöntemiyle sıralandığında, ortaya "Muazzez Akkaya" adı çıkar. Sonunda da 'm' harfiyle "Akkayam" şeklini alır. Rivayet edilir ki, Sezai Karakoç'un mülkiyeli yıllarında ilk görüşte aşık olduğu genç kızın adıdır Muazzez Akkaya...
Anlatılar çoktur, ama 79 yaşındaki şairin ağzından bu konuda hiç yorum duyulmamıştır. Başarılı bir mülkiye öğrencisi olan kadının ise şimdi Amerika'da kızının yanında yaşadığı öne sürülür.
Cumhuriyet tarihimizde yazılmış en güzel aşk şiirlerinden olan Monna Rosa, şu dizeler ile başlar:
Monna Rosa, siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Monna Rosa siyah güller, ak güller

***

Şiir bölünmez, bu nedenle şairi beni bağışlasın; aynı şiir ortalarında şu derinliğe ulaşır:
Açma pencereni perdeleri çek
Monna Rosa seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Monna Rosa, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...
***
Çarpıcı dizelerle şahlanır şiir:
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar

Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve başlangıçtaki dizelerle sonlanır, Türk edebiyatının bu efsanevi şiiri.
Büyük şair Sezai Karakoç'u, saygıyla selamlıyorum.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA