Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Keşke bunu Atatürk yapsaydı

Dün başladığım başkanlık rejimi konusuna devam edeceğim bugün de. Sadece bugün değil şartlar gösteriyor ki bundan sonra sık sık ele alacağımız başlıca konulardan biri başkanlık rejimi. Neden? Çünkü önümüzdeki genel seçim sonrası Türkiye'nin gündemi tamamen bu konuya odaklanacak. Keşke bu rejimle ilgili olumlu ya da olumsuz, bütün uzman isimler görüşlerini ortaya koyup münazaralarla kamuoyunu aydınlatabilse.
Mümkün değil biliyorum bu dediğim ama inanın böyle olsa çok farklı siyasi görüşlere sahip birçok insan Başkanlık rejimi konusunda ortak bir zeminde buluşabilir.
Ama toptancı bakış açısı, önyargılı yaklaşım maalesef bunun olmasına engel oluyor. CHP ya da MHP çatısı altında siyaset yapanların tamamı bu rejimin özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, gelmesini arzuladığı bir sistem olduğu düşüncesiyle öneriyi daha en başında kaldırıp rafa koyuyor.
İktidar mensubu siyasiler ise tam tersini yapıyor. "Nasıl olsa muhalif kesim bu rejime karşı çıkıyor. Onlarla konuşmanın bile anlamı yok" deyip tartışmadan uzak duruyor. Hal böyle olunca da tabii kamuoyu başkanlık rejiminin getirilerinin ve götürülerinin neler olduğunu mukayese edemiyor.
Yeri geldi söylemem lazım bu arada. Kamuoyu bir konuda büyük bir yanılgıya düşürülüyor. Türkiye'nin bu rejime ihtiyacı olduğu konusunu ilk ortaya atan lider Recep Tayyip Erdoğan değildir; Turgut Özal'dır ve eminim ömrü vefa etseydi Türkiye uzun zamandır bu sistemle zaten yönetiliyor olacaktı. Bu konuda tartışmayı bile gereksiz bulan kesimler korkunç bir hataya düşürüyor önyargılar yüzünden.
Bu rejim Erdoğan'ın siyasi kariyerini değil, Türkiye'nin geleceğini şekillendirmek için konuşulmalıdır ve bana göre bir an evvel de Başkanlık sistemine geçmek zorundadır.
Türkiye'nin her alanda kalıcı ve köklü reformlar yapabilmesi için bu rejimden başka çaresi yoktur.
Parlamenter sistemin geçmişte kaybettirdikleri ortada. Erdoğan'ın güçlü ve karizmatik liderlik özellikleri olmasa kaybetmeye de devam edecek Türkiye. Kimse kusura bakmasın ama 13 yıldır devam eden her alanda istikrarı biz onun bu liderlik gücüne borçluyuz. Bu söylediğimden Erdoğan'ın 12 yıl boyunca yönettiği kabinesinde görev yapanların beceriksiz ya da basiretsiz olduğu anlamı çıkmasın. Demek istediğim bu değil. Başarısızlar da vardı ama buna mukabil çok başarılı isimler de görev yaptı 12 yıl kabinede. Ama ne olursa olsun AKP'nin tek başına iktidar olması Erdoğan'ın liderlik gücü sayesinde sağlandı. Hâlâ da bu güç devam ediyor.
İsteyenle istediği iddiaya girerim. Bugün Erdoğan iktidar partisine omuz atıp, "Hadi bakalım! Benden bu kadar ne haliniz varsa görün!" dese iktidar tarumar olur. İlk seçimde oy oranı yarının altına düşer ve Türkiye kendisini 15 yıl geriye götürecek bir koalisyon hükümetiyle karı karşıya kalır. Sakın bu yazdıklarımı bir Erdoğan güzellemesi olarak yorumlamayın. AKP iktidar olma gücünü Erdoğan'dan almaktadır ve bu önümüzdeki seçimde de böyle olacaktır. O partinin başında kim olursa olsun fark etmez! Erdoğan'ın desteğini alamadıktan sonra muvaffak olması mümkün değildir. Bu ne demek oluyor o halde? Şu: Bu toprakların insanı güçlü, karizmatik ve tek adamı seviyor. Bu durum çok normal, çünkü bu bizim genlerimizde var.
Padişahlığı ortadan kaldırmak için kelle koltukta mücadele eden Mustafa Kemal Atatürk bir kral gibiydi halkının gözünde. Öyle bir kraldı ki, kurduğu rejimi tek bir cümle ile yerle bir edecek güç ve etkiye sahipti. Bence Atatürk'ün en büyük hatası "Padişahı gönderdi şimdi kendisi padişah olmaya çalışıyor" derler düşüncesinden hareketle olası bir mahalle baskısından çekinip Türkiye'nin kuruluşunu Başkanlık Rejimi ile başlatmamış olmasıdır. Keşke aldırış etmeseydi ve keşke çekince göstermemiş olsaydı. İnanın bugün Türkiye çok başka bir yerde ve çok farklı bir pozisyonda olacaktı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA