Hazır gitmişken adliyeye tarafıma açılmış davaların toplamı hakkında da bir rapor aldım... Son dönemde yani 17 Aralık sonrası şahsımla ilgili yapılan suç duyurularının sayısı 25. Tabii Ankara ve diğer adliyelerdekiler buna dahil değil. Ve tamamı da Sakalsız ve Avanesi'nin yazı ve TV programlarım dolayısıyla yaptıkları şikayetlerden oluşuyor. Raporu alınca oturdum adam akıllı bir inceleme yaptım. Ve farkettim ki geçtiğimiz ocak ayının 15'inde Paralel Çete'yle mücadelede geri adım atmamı sağlamak adına itibarsızlaştırma gayretlerinde ettikleri iftiralardan dolayı Mehmet Baransu ve Emre Uslu'dan şikayetçi olduğum dosya öylece duruyor! Hatırlarsanız bu iki isim Paris'te 3 PKK'lı kadının katil zanlısı olarak tutuklanan Ömer Güney'i yakından tanıdığımı ve hatta söz konusu cinayetle ilgim olduğunu ve dahası cinayetin işlendiği gün Paris'te bulunduğumu yazarak deli saçması yalanlara imza atmışlardı Twitter'da. O vakitler debdebeli günlerdi ama Emre Uslu daha firarda değildi. Şikayetimle ilgili en geç 15 gün içerisinde ifade vermesi gerekiyordu bu iki ismin ama aradan 8 ay geçmiş olmasına rağmen hala ifadeleri alınamadı. Çünkü gelmiyorlar. Bu dosya önce adlarını hatırlayamadığım bir savcıya gitti. Sonra başka birine ve en sonunda da Ergenekon davalarının meşhur savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'e. Pekgüzel beni çağırdı ve müşteki olarak ifademi aldı ama gerisini getirmedi. Cuma günü raporu aldığımda farkettim ki dosya bu hafta yine savcı değiştirmiş. Mesai bitimine denk geldiğinden görüşemedim ama avukatımdan aldığım bilgiye göre hala ifadeler alınamamış. Uzun lafın kısası maklubecilerin karargahı olan HSYK'da işler maklubecilerin istediği gibi yürüyor. Sanırım şikayet edilenden değil, şikayetçiden ifade alınan tek dosya benimkidir şu anda Çağlayan'da. O yüzden böyle bir farklılıkta adımın anılmasına neden olan HSYK 2. Dairesi'ne, özellikle de Başkanı Nesibe (Özen) Hanım'a teşekkür ediyorum!