Çarşamba gecesi aHaber'de Duygu Leloğlu'nun Gece Ajansı programında demiştim; "Bu kurultayın galibi kesinlikle Kılıçdaroğlu olacak ama asla ilk kurultaydaki gibi bir delege desteği alamayacak. Muharrem İnce'nin 350'nin üzerinde, Kılıçdaroğlu'nun ise 700 civarında oy alacağını tahmin ediyorum" Bu yorumlarımı izleyen bazı arkadaşlar ertesi günü Kılıçdaroğlu 940, İnce 177 oyla genel başkan adayı gösterilince gülmüşlerdi bana... "Tutturamadın Sevilayyyy!!!" şeklinde ifadelerle alay edenler olmuştu. Dün sabah kaldığım otelin lobisinde onlardan biriyle karşılaştım. Suratı turşu gibiydi seçim sonucundan dolayı. Yanılgısının utancıyla daha ben bir şey demeden o girdi lafa ve "Arkadaş bu CHP delegesi ne ilginç bir delege? Madem sandıkta oy vermeyeceksin ne diye adama imza veriyorsun" demeye başladı.
Böyledir işte CHP delegesi... Parti Meclisi için pazarlıklar yapılır günler öncesinden. Kurultaya saatler kala devam eder bu pazarlıklar otel lobilerinde. Ama listeye kendisinin ya da desteklediği kişinin girebilmesi için garanti ister. O garantiyi alanın yolu zaten bellidir. Alamayan yani muğlak bir durumla karşı karşıya olan ise son dakikaya kadar kozunu kullanır. İşte bu son koz adaylık için atılan imzadır.
Kılıçdaroğlu'nun kazanacağı kabak gibi ortadaydı kurultay öncesi. O yüzden de "ne olur, ne olmaz, belki son anda da listede yer buluruz" hesabıyla hareket edip gözü kapalı Kılıçdaroğlu için imza attı delege. Ama sandığa gidince de "Nasıl olsa beni gözden çıkardı Kemal Bey. Bari Muharrem'e vereyim de şekil olsun" deyip İnce'den yana tavır aldı. Yani anlayacağınız aradaki o 200 fark uyanık delegelerin, daha doğrusu kendi ikbalinden başka bir şey düşünmeyen iki yüzlü delegenin farkı!
Neyse... Kurultayın ikinci günündeyiz. Ben bu satırları yazarken başlamamıştı parti meclisi oylaması. 600'ün üzerinde aday olduğu iddia ediliyor. Şu anda ortalık sakin ama ilerleyen dakikalarda yani anahtar listeler piyasaya çıkınca epeyce karışacağından hiç şüphem yok. Aday yapılacağına söz alıp yapılmadığını görenler ile bir oy uğruna önüne gelene mavi boncuk dağıtan Kılıçdaroğlu ekibi arasında yaşanacak meydan muharebesi kaçınılmaz bir sondur maalesef.
Şimdi tabii bir de çizik meselesi var. Aldığım kulislere göre Kılıçdaroğlu'nun listesinde yer almasına kesin gözüyle bakılan Gürsel Tekin, Sezgin Tanrıkulu ve Erdoğan Toprak'ın üstünün çizilmesi için yoğun lobi faaliyeti yürütülüyormuş. Başarılı olunur mu göreceğiz bu akşam saatlerinde ama şunu da eklemeliyim ki nedense bu üç isme garip bir alerji oluşmuş durumda CHP tabanında.
Ha bu arada gündeme bomba gibi düşen sürpriz isimler de var. Hürriyet'in ex yayın yönetmeni Enis Berberoğlu, Zekeriya Temizel gibi... Temizel'in doğrudan Kılıçdaroğlu kontenjanından geldiğine emin olduğum gibi Berberoğlu'nun da evvelden beridir kankası olan Gürsel Tekin sayesinde anahtar listede yer aldığını söylemeliyim.
Aslında çok kulis var. Anlatacak çok şey var ama hepsi zaman kaybı. Mühim olan genel başkanlık meselesiydi. CHP seçmeni değişim bekliyordu. 2015 genel seçimine bambaşka bir ismin genel başkanlığında gidilmesi konusunda bir beklenti vardı. Bu olmadı maalesef. Değişim artık bir başka bahara. Hoş Muharrem İnce'yle bir değişim de çok bir fark yaratmazdı zannımca önümüzdeki seçimlerde ama hiç yoktan farklı bir heyecan olurdu.
Yazımı bitirmeden evvel son bir tespitte bulunmak, daha doğrusu CHP'lilere naçizane bir tavsiyede bulunmak istiyorum. İki yüzlü delegeliği ortadan kaldırmak için bir tavsiye olacak bu. Bence bundan sonraki kurultaylarda PM seçimleri genel başkanlık seçimlerinden önce yapılsın. Hiç olmazsa insanlar günlerce birbirine kazık atmak, arkadan dolanıp ayak kaydırmak gibi işlerle meşgul olmaz. En azından PM seçimi sonrası gerçekleşecek genel başkanlık yarışında daha mertçe ve samimi bir duruş ortaya konulacaktır. CHP gibi köklü bir partiye böyle iki yüzlü ve sahtekâr delege yakışmıyor!