Önceki gün Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın mitingini izlemek üzere Adana'daydım. Kısa bir seyahatti ama yine de dönüş yolunda, imkânlar ölçüsünde hem seçime, hem de güncel meselelere ilişkin birkaç konuda Başbakan'dan yorum almayı başarabildik.
Paralel Yapı'nın emniyetteki kadrolarına yapılan operasyon konusunda zaten hemen her konuşmasında düşüncelerini dile getirdiği için açıkçası o konuya fazla giremedik. Zaten doğrusunu isterseniz benim merak ettiğim düşüncelerini bildiğimizden dolayı operasyon falan değil yaklaşık 15 gün sonra kendisinin yerine gelecek yeni Başbakan'ın kim olacağı konusuydu. O yüzden de oradan girdim konuya ve "Köşk'e çıkmanızın akabinde Başbakan'ın kim olacağına dair bir tasarım var mı kafanızda?" diye sordum. Tabii gülerek biraz da geçiştirme maksadıyla üstünkörü bir cevap verdi bu soruma Başbakan; "Olmaz olur mu canım! Bir değil birkaç tane var. Yeter ki Cumhurbaşkanı seçilelim!" Aynen şu diyalog geçti aramızda:
- 11 Ağustos için herhalde biri vardır kafanızda?
- Önce bir seçilelim hele. Önce bir Cumhurbaşkanlığı seçimi hallolsun. Seçilmemiz halinde geleceğe yönelik atabileceğimiz birçok adım, şu anda gönül dünyamızda tasarım halinde de olsa muhakkak var tabii ki.
-Ama biri var değil mi yani?
- Bir mimar eserini ortaya koymadan önce kendi zihninde tasarlamak, sonra da onu kâğıda aktarmak durumundadır. Siz gazeteciler de aynı şeyi yapmıyor musunuz? Önce tasarlıyorsunuz, akabinde yazıyorsunuz.
- Aklınızda bir isim var yani sonuçta?
- Birkaç isim var.
Yani özetle ben uğraştım ama Başbakan o kadar profesyonel bir ketumluk sergiledi ki maalesef alamadım istediğim cevabı. Orada alamadım ama Allah var Türkiye Gazetesi Yazarı Yıldıray Oğur'un sorup da yine aynı ketumlukla karşılık aldığı bir soruda ısrarcı gazeteciliğim sayesinde sonunda ipi göğüsleyebilen ben oldum Başbakan'ın karşısında.
Nereden geldi aklına Yıldıray'ın bilmiyorum ama bence çok şık bir soruydu: "Cumhurbaşkanı olduğunuzda, frak giyecek misiniz?" sorusu.
Dedi ki Başbakan: "Allah nasip eder o günleri görürsek, onu da göreceksiniz."
Önce bir bakındık birbirimize tabii ne demek istedi diye. Bir şey dememişti aslında ama demişti işte. Siz bundan ne anlarsanız anlayın durumuydu tam olarak! Ağzından laf almak için devreye girdim ve "Giyeceksiniz yani değil mi?" dedim ama o da "Diyorum ki, seçildiğim zaman, ne yapacağımı da göreceksiniz!" şeklinde cevap verdi. Yılmadım ve bu defa bir uyanıklık yapıp asla yanıtsız bırakamayacağını bildiğim bir soruyla karşılık verdim ben de: "Bunu geleneksel bir şey olarak görenler, giymeniz gerektiğini söyleyenler var..." Tam da tahmin ettiğim gibi oldu ve Başbakan ketumluğu bir kenara bırakıp çok net biçimde frak giyme konusunda tavrını ortaya koydu şu ifadelerle: "Bizim geleneğimizde yok o, başkalarının geleneğinde var. Bunun bize kazandıracağı hiçbir şey yok. Beni 11.5 yıllık Başbakanlığım süresince hiç o şekilde gördünüz mü? Şekle takılan biri değilim elbet, o ayrı mesele. Olması gerekeni, olması gereken zamanda uygularım. Benim karakterim de böyle."
Başka şeyler de konuştuk zaman kısa da olsa ama bunları yazmaya yerim yok.
Ha bu arada şu bedelli askerlik konusundaki beklentiyi gündeme getirmemi isteyenlere bir diyeceğim var. Başbakan'a sormadım Adana dönüşü bu soruyu ama ekibiyle bu konu üzerine epeyce bir laf çevirdik. Şunu öğrendim ki her ne kadar Savunma Bakanı reddetse de Başbakan'ın talimatı ile bedelli konusunda kesin bir çalışma olduğu bilgisini aldım. Bunu sanırım oya tahvil gibi düşünülmesin diye seçimden önce deklare etmek istemiyorlar. Ama benim öngörüme göre kaçınılmaz bir son olan profesyonel askerliğe geçiş için bedelli konusunda bir çalışma var ve bu çalışma ancak seçimden sonra gün yüzüne çıkartılacak. Bu konuda beklenti içinde olanlara bir bayram müjdesi vermeyi çok isterdim elbette ama yinde de umutları söndürmemek lazım.
Şu tüyoyu veriyorum. Kamuoyu baskısı çok önemli bu konuda. Bu baskıyı diri tutmak çok çok önemli. Bir olun, diri olun; BEDELLİ demekten vazgeçmeyin sakın!