Bilindiği gibi birkaç gündür Danıştay'ın kuruluş yıldönümünde yaşananlardan hareketle Metin Feyzioğlu'nun CHP'nin potansiyel Cumhurbaşkanı adayı olduğu konuşuluyor. AKP tabanı dahil toplumda nedense böyle bir algı oluştu. Benzer algı Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın mahkemenin kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşma sonrası oluşmuştu. Tabii ki bu tabloya bakıp "muhalif kanadın görünürde iki adayı var" denilebilir. Ama değil. Çünkü taban her iki isimi de reddediyor. Bir kere Kılıç'ın reddinin nedeni ulusalcı tabanın başörtüsü hazımsızlığından kaynaklanıyor. Eşinin başörtülü olması onu daha ilk rauntta diskalifiye ediyor. Feyzioğlu'nun reddedilmesinin sebebi ise şahsına güvensizlikten kaynaklanıyor. Daha önce Önder Sav ve ekibinin desteğiyle parti meclisine giren ancak sonradan ekip ruhuyla hareket etmediği düşünülen Feyzioğlu bir de tabanda fazla snop, aristokrat ve başına buyruk hareket eden bir kişilik olarak kabul görüyor. Genç olması, hukukçu olması ve dededen gelen bir siyasi vizyona sahip olması elbette avantaj Metin Bey için ama emin olun onun da CHP'nin göstereceği aday olma ihtimali sıfır!
Bu iki ismin neden aday olma şansının olmadığını kısa bir süre önce parti içinde el altından yapılan anketten de yola çıkıp sorgulayabiliriz. O ankette; "Cumhurbaşkanı adayımız kim olsun?" sorusunun karşılığı arandı. Yazılan isimler arasında bu iki isim yok! Bu arada Kılıçdaroğlu, Baykal, Yılmaz Büyükerşen ve İlker Başbuğ'un adının sorulduğu anketin sonucu da bilinmiyor. Sonuçlar Kılıçdaroğlu'nun çekmecesinde. Yani bir o biliyor, bir de söz konusu anketi yapan şirketin üst düzey yöneticileri (Bunlardan birinin Sencer Ayata olduğu iddia ediliyor).
Benim tahminim Yılmaz Büyükerşen açık ara önde çıkmıştır. Hemen arkasından da herhalde İlker Başbuğ gelmiştir. Kılıçdaroğlu ve Baykal ise yan yana iki ismin altında yer almıştır. Basına sızmamış olmasının nedeni bu olsa gerek diye de düşünmüyor değilim. Kanımca çünkü eğer o anket sonucunda Kılıçdaroğlu en önde gelmiş olsaydı çıkan sonuç çekmecesinde kapalı zarfta saklanmazdı.
Neyse... Çok da mühim değil aslında. Nihayetinde partinin belli noktalarında belli başlı siyasilere sorulan bu isimlerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısına geçip seçimi kazanma şansı yok. Dört isim de seçmen nezdinde kazanabilecek kadar birbirinden karşılıksız bana göre. CHP'nin adayı daha vizyonel, halkın büyük kesiminde sempati kazanacak ve her kesimden oy alabilecek isim olmalı. Yani liberalinden de, sosyal demokratından da, ulusalcısından da, muhafazakârından da karşılık bulabilecek biri. Kim olur bilmiyorum bu isim. Samimiyetle söylüyorum pek fikrim yok ama gerçekçi olmak gerekirse CHP'nin adayı siyaseten geniş bir yelpazeyi elinde tutabilmeli.
Dün öğrendim ki böyle düşünen sadece ben değilmişim. Benzer yorumlarda bulunan bazı CHP'liler bu öngörüden hareketle Kılıçdaroğlu'nun önüne bir rapor koymuşlar ve eğer Cumhurbaşkanlığını kazanmak istiyor ise CHP'nin göstereceği bir tek isim olduğunu not olarak düşmüşler. Şimdi biliyorum hepiniz heyecanlandınız; "Kim bu acaba?" diyerek... Valla yalan yok ben de duyduğumda çok heyecanlandım ve Allah şahit; "Keşke olsa da Türk siyaseti böyle bir şeyi de yaşasa" dedim. Bu isim eski, bildik ve renkli bir isim. Ondan dolayı da epeyce gergin olan siyaset gündemini renklendireceğini ve hareketlendireceğini düşünüyorum. Oy vermem ayrı. Benim oyumun kime gideceği ortada ama destekliyorum bu ismi.
"Hadi artık açıkla şu ismi Sevilay!!!" dediğinizi duyar gibiyim. O nedenle lafı daha fazla uzatmadan açıklıyorum! Efendim... O isim Süleyman Demirel! Evet! Yanlış okumadınız. Şu anda Kılıçdaroğlu'nun önünde bir rapor var ve o rapora göre de CHP ancak ve ancak Demirel'le seçime girerse köşkün şeref salonunun mobilyalarını yeniden dizayn edebileceği yazılıyor... Nasıl fikir ama?