Tam Berkin'in kaybının ciğerimi paramparça ettiğini, yüreğimde hissettiğim o acının tarifinin zor olduğunu anlatmaya çalışırken Burak Can'ın haberi geldi. Şimdi biliyorum ki bütün bir köşeyi ona ayırsam dahi. Ondan bahsedip, onunla ilgili öğrendiklerimi sıralasam dahi, Burak Can Karamanoğlu'nun anasının babasının ciğerine düşen ateşi söndüremem ben. Onlara bir adım dahi attıramam. Çünkü kapı çaldı bir gece ve o ana baba ölüm haberlerinin en acısını aldı. Ne yazık ki kalleşlerin oyunun son kurbanı bu defa daha 3 ay evvel askerden gelen, 22 yaşındaki evlatları olmuştu. Artık onlar da Ethem'in, Ahmet'in, Abdullah'ın, Ali İsmail Korkmaz'ın, Berkin'in anasının babasının yaşadığı acıyı yaşıyor ve yaşamaya da devam edecekti. Artık onlar da biricik evlatlarının yüzünü göremeyecek, ona dokunamayacak, sesini, gülüşünü, esprilerini duyamayacaktı. Artık onların da evlerinde tıpkı diğer evlerde olduğu gibi oğulcuğun sevdiği o güzel yemekler pişirilemeyecek, sabahları sahanda pişirilen tereyağlı yumurtaların kokusuyla keyifli kahvaltılar yapılamayacaktı.
Bundan böyle Burak'ın anası babası da tıpkı diğerleri gibi yok edilmesi, telafisi mümkün olmayan bir acıyla yaşamak zorunda kalacaktı. Çok üzülüyorum. Kahroluyorum. Ve anaları, babaları, bizleri bu acılara mahkum edenlere de lanetler okuyorum. Allah var ve bunların hesabını eminim er ya da geç soracak bu hainlerden. Sırf ülkenin iktidarını ele geçirmek uğruna, siyaseti dizayn etmek aşkına gencecik insanları ölüme sürükleyen vampirlerden daha vampir bu alçaklardan bedelini isteyecek yaptıklarının.
"Kim bunlar?" falan diye sormayın artık bana lütfen!
Çünkü kim oldukları çok net bir biçimde ortada. Kim oldukları belli bunların. Hepiniz de kim olduklarını biliyorsunuz. Bunlar sandıkla ele geçiremeyecekleri iktidarı sandık dışı yollarla ele geçirmeye çalışan alçaklar. Bunlar milletten alamadıkları karşılığı gençleri kışkırtarak, sokağa dökerek, onların hararetinden faydalanarak almak isteyen namussuzlar. Ve unutmayın ki bu namussuzlar için her ölüm bir ödüldür. İkramiyedir. Bu namussuzlar için her sokak bir savaş alanıdır. Ve her genç de birer el bombasıdır.
Bu gerçeği görün ve bu gerçekten hareketle çocuklarınıza sahip çıkın. Evlatlarınızı göndermeyin sokağa. Bırakmayın yakalarını. Çünkü bu alçak ve namussuzlar sandıkla deviremeyeceklerini anladıkları iktidarı devirmek için 12 Eylül benzeri bir senaryoyu sahneye koymaya çalışıyorlar şimdilerde. İstiyorlar ki her gün bir Berkin, Burak, Ali İsmail Korkmaz ölsün. İstiyorlar ki sokaklar meydan savaşına dönsün...
O nedenle yalvarıyorum hepinize. Ayrım gözetmeden... Sevenime, sevmeyenime... Bir ana olarak. Bu ülkeyi ve ülkenin sahip olduğu tüm değerleri kabullenen ve başının üzerinde taşıyan bir yurttaş olarak sesleniyorum: Yeter artık! Zerre acıma duygusu olmayan, insafsız, vicdanlarını emperyalizme kiraya vermiş bu alçakları, hainleri ödüllendirmeyin lütfen. Görün artık! Korkunç bir oyun oynanıyor ülkemiz üzerine ve bu oyunu bozacak da siyasiler falan değil, sizsiniz. Biz yani. Bizim birlikteliğimiz, gücümüz. Türk'ü Kürt'ü, Sünnisi, Alevisi, dindarı, olmayanı, ateisti birlikte karşı koymalıyız bu oynanan oyuna. Hep beraber, el ele vererek püskürtmeliyiz karanlık şer odaklarının Türkiye üzerine çizdikleri yeni planlarını. Zor bir süreç biliyorum. Zorlu bi viraj dönüyoruz ama emin olun biz aklımızı ve sağduyumuzu kullanarak bu virajı bir can kaybı daha yaşanmadan pekala dönebiliriz...
Yeter ki bunu isteyelim...