Antalya Belediye Başkan Adayı Menderes Türel'in proje tanıtım toplantısı için Antalya Havalimanı'na indiğimde o karşıladı beni. Özgür Yıldız. Onu görevlendirmişler beni alandan alıp proje tanıtım toplantısının yapıldığı mekâna ulaştırmak için. Biner binmez arabaya, sohbete başladık. Antalya'da ne oluyor, seçmen kimden yana tercih yapacak falan filan... Laf lafı açınca öğrendim ki Özgür de Kepez Belediyesi'nin bir çalışanıymış. Ve bakın tesadüfe ki annemin de Erzincan Tercan'dan köylüsü. Tabii bu bağ daha da bir merak sardırdı bana Özgür'le ilgili. Kimsin, ne iş yaparsın minvalindeki soruları ardı ardına sıraladım. Ve aldığım cevaplar karşısında da komaya girdim. Hem de öyle böyle değil. Meğer bizim Özgür neler yaşamış neler... Ne acılar, ne hikâyeler. 2004'te Menderes Türel'in seçim çalışmalarına destek vermiş. Türel belediye başkanlığını kazandıktan sonra da Antalya Büyükşehir Belediye'sinde işe başlamış Özgür. "Çok mutluydum" diyerek başlıyor o günleri anlatırken.
"Menderes Türel ağabey gibidir benim için. Vefanın ne anlama geldiğini, böyle bir duyguya insan olan herkesin neden sahip olması gerektiğini onunla anladım. Alevi kökenliyim. Kardeşi gibi koruyup kolladı beni hiç ayrım gözetmeden. 5 yıl beraber çalıştık ama 2009'da seçimi kaybetti. CHP'li Mustafa Akaydın başkanlığa seçilince de mobbingle uzaklaştırılmak istenenler arasında ilk kurban oldum. Akaydın'ın danışmanı ve ANET Genel Müdürü Ömer Apa yanına çağırıp aynen şöyle dedi (Ki kayınpederim de yanımdaydı o an): "Menderes'in adamısın. Bu biliniyor. Şimdi böyle olduğun için, benim partililerimi tatmin etmek nedeniyle seni pis bir işte çalıştırmam lazım." Ondan sonra işte zulüm günleri başladı. Önce kaynak atölyesine verdiler beni. Gençlik kolları üyelerine seyrettirdiler aylarca; "bakın işte Menderes'in adamı ne halde" diyerek. Sonra sokakta araç takibi yapmamı istediler. Çok sıkıntılı günlerdi. Kahroluyordum. Nihayetinde Akaydın ve adamlarının uyguladığı mobbing sonuç verdi ve ben lösemi oldum. Akdeniz Üniversitesi'nde tedavi görmeye başladım. Tam 300 gün hastanede yattım. Bu arada tabii çoluk çocuk perişan oldu. Belediyeden kimse arayıp sormazken, Menderes Ağabey'im yanımda defalarca refakatçi kaldı. Hep destek oldu. Hep yanımda oldu. Tedavim bitince malulen emekli olabileceğimi söylediler ama ben istemedim. Çünkü hayata dönmem lazımdı. 33 yaşında emekli bir adam olmak istemedim ve gidip işe başladım. Başlar başlamaz elime sürgün yazısını tutuşturdular. Ve asfalt kaldırım onarımı yapan acil ekibine dahil ettiler. Biraz daha mobbing kaldırmam mümkün olamayacağından sağ olsunlar AK Partili Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü'nün de gayretleri ile Kepez'e geçiş yaptım. Ondan sonra rahat ettim işte. Hâlâ da oradayım ama şu anda "yedi/24" Menderes Türel için çalışıyorum. Çünkü çok iyi biliyorum ki Antalya'yı, Antalya halkını hak eden o. Başkası değil!"
Özgür'ün hikâyesi bu işte... Yalan yok, abartma yok. Hepsi belgeli, hepsi şahitli. Allah biliyor ya o istemedi bütün bunların yazılmasını. Bana anlatması tamamen tesadüf. Ben ısrar ettim ve zor oldu ikna etmem yazma konusunda.
Bu arada Özgür'le Lara Park'ta gezinirken karşımıza CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan çıktı, güzel eşiyle. Bir de ona anlattırdım. Şok geçirdi tabii duydukları karşısında. İnanamadı kulaklarına. Ve aynen şöyle dedi: "Türel'in adamı diye kovulmak istenen bir kişiye el atmıştım. Keşke sen de gelip beni bulsaydın. Bütün bunları yaşamazdın belki!"
Sapan'ın samimiyetinden şüphem yok ama Özgür'ü ve hikâyesini dinledikten sonra Mustafa Akaydın da, belediyedeki ekibi de gözümde sıfıra indiler. Hatta sıfırın da altına! Hoca sana harbiden yazıklar olsun diyorum başka da bir şey demiyorum!