Kovanlarına çomak soktuğumdan dört bir yana savrulmak zorunda kalan arıların o çomağı geri çekmem için yeni bir itibarsızlaştırma operasyonuna girişeceklerini biliyordum aslında. Ama bu kadar ileri gidebileceklerini tahmin etmiyordum. Açılımlarını yazmayacağım. Çünkü bazıları gerçekten çok iğrenç! Ama bilinmeli ki özellikle sosyal medyada şahsıma yapılan hakaret ve tehditlerin bir ikisi hakkında suç duyurusunda bulundum. Bakalım klavye başında ağzına geleni saydırmakta epeyce usta olan bu densizler benimle yüz yüze geldiklerinde de o yazdıklarının arkasında durabilecekler mi?
Peki daha önceleri de birkaç kez sistemli itibarsızlaştırma operasyonuna maruz kalmış olan şahsım bu defa kim ya da kimlerin hedefinde? Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı'ya binaen iki yazı kaleme aldım. Ve bu yazılarda Gülen Medyası'nın 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve eski yöneticileri üzerinden hükümete karşı giriştikleri operasyonu sorguladım. Aslında evvelden bazı dostlar uyarmıştı; "Yazma yanarsın!" diye. Ve bu cenahın kara propagandada sınır tanımayacaklarını ve bana karşı akıl almaz bir linç operasyonuna girişebileceklerini söylemişlerdi ama ben inanmamıştım. Çünkü Müslümanlığı içselleştirdiğini iddia eden bu arkadaşların ne yaparlarsa yapsınlar her daim o inanç anlayışından hareket edip belli bir terbiye ve ahlak sınırında kalacaklarını düşünmüştüm. Ama yanılmışım... Hem de çok fena! Meğer oluruna gelmedikleri durumlarda bu arkadaşlardan bazıları da alçaklığın en dibine kadar inebiliyorlarmış.
Neyse... Gelelim sadede... Şimdi bu arkadaşlar beni sindirmek için sadece hakaret, küfür ya da tehdit etmiyorlar. Bir de geçmişimi mıncıklıyorlar. Geçmişte ben ne demişim, ne düşünürmüşüm falan onları koyuyorlar kamuoyunun önüne günlerdir. Ve işe bakın ki bunu vaktinde "Ergenekoncu" deyip yaftaladıkları ezeli düşmanlarıyla birlikte yapıyorlar. "Düşmanımın düşmanı benim dostumdur" ilkesizliği ile hareket eden bu arkadaşların bu kirli ittifaklarıysa beni hiç şaşırtmıyor. Çünkü uzun zamandır var bu ortaklık ve ne yazık ki her geçen gün biraz daha zavallıca derinleşiyor. Düşünün... Ergenekoncuların döşeğini serdiği karanlık odalarda arkasını önünü kesip montajladıkları bazı ifadelerimden oluşan videolar hazırlanıyor benimle ilgili... Sonra da bu hazırlanan videolar Gülen Cemaati medyasında görev yapan bazı hizmet erleri tarafından sosyal medyada dolaşıma sokulup ve; "İşte Sevilay Yükselir'in geçmişte söyledikleriii..." şeklinde servis ediliyor.
Tabii sanıyor ki şimdi bu arkadaşlar aslında içi bomboş olan bu videolardan utanıp, sinip karşı bir savunma falan geliştireceğim. "N'ayır n'olamaz o ben değildim!" falan diyeceğim. Kıvırtacağım, tıpkı 12 Eylül'de eli kanlı Kenan Evren'e selam gönderip bir de ona methiyeler düzen birileri gibi. Ama yanılıyorlar. Çünkü sırf şahsımı itibarsızlaştırmak için karanlık odacılarla birlikte hazırladıkları o video bir gerçeğin anlaşılmasına vesile oldu aslında. Farkında olmadan sadece bana değil, memlekete de büyük iyilik yaptılar bu arkadaşlar. Çünkü evet eskiden öyle düşünüyordu Sevilay Yükselir ama bugün çok farklı düşünüyor! Ve evet bu iktidarın irticanın önünü açacak bir iktidar olduğu yönünde endişeleri vardı Sevilay'ın ama bugün yok! Evet o günlerde demokratik bir hak olan başörtüsü serbestliği için mücadele veren iktidarın aslında arka bahçesinde şeriat getirmek ve ülkeyi top yekün baskı altına alma gayesi olduğunu sanıyordu. Ama bugün sanmıyor. Çünkü Sevilay artık bu iktidarı çok iyi ve yakından tanıyor! Onların bu ülke için neler yaptığını doğru okuyor!
Peki niye eskiden öyle sanıyordu Sevilay? Gayet basit! Çünkü o günün egemenleri, vesayeti elinde tutan askeri, medyası, iş dünyası, patronu bunu öğretiyordu ona. Dört bir tarafından bu karabasan pompalanıyordu ve onun için de diyordu ki mesela; "Mahalle baskısı ile başımı örtmeye zorlanırsam çeker giderim bu ülkeden!" Peki bugün niye demiyor öyle bir şey? Ne yani bu iktidar o gün anlatılan karabasanlarda olduğu gibi bir mahalle baskısı kurmaya kalkıyor da Sevilay da susuyor mu? Başımı örtüp ne derlerse kabul ederim mi diyor? Ha ayrıca...O gün demişim ya hani; "Çeker giderim!" Fena saçmalamışım! Çünkü böyle bir dayatmacılık, baskı, faşizanlık uygulanmaya kalkışılırsa bu ülkede... Emin olun bi yere falan gitmem! Kalırım ve kanımın son damlasına kadar da mücadele ederim o faşizanlıkla!
Uzatmayacağım... Ama karanlık odalarda hazırlanıp, hizmet gönüllüleri tarafından paylaşıma sokulan o video için arkadaşlara sesleniyorum huzurlarınızda; "Size minnettarım! Çünkü Sevilay Yükselir'i itibarsızlaştırıp susmasını sağlayalım derken aslında çok iyi bir şey yaptınız! Ve eskiden Sevilay'ın sahip olduğu o salak saçma korkularından sıyrılıp, bugün değişen ve normalleşen Türkiye'nin nasıl bir parçası olduğunu gözler önüne serdiniz! Hepinize binlerce kez teşekkürler arkadaşlar. Hakikaten size yakışan iyi bir hizmet sundunuz ve farkında olmadan bugün salya sümük saldırdığınız hükümetin demokratikleşmede attığı o büyük ve tarihi adımlarla Sevilay gibi korkular taşıyan bir Alevi kadınının bile gönlünde nasıl bir taht kurduğunu ispat ettiniz!"