Kamer Genç... Bugün hâlâ siyaset sahnesinde neden olduğunu anlamadığım şahıs. Seçildiği Dersim'e, Dersim diyemeyen... "Biz Kürt, mürt değiliz kardeşim! Bizim Kürtlükle ne alakamız var? Bize ne Kürt meselesinden? Öyle bir mesele de yok ayrıca!" inkârcılığını rahatlıkla dile getirebilen bir garip insan. (http://www.sabah. com.tr/ Yazarlar/yukselir/ 2011/06/08/ dersimli- kurt-degildir- cunkukurtler- safiidir)
Dün baktım internete, sosyal medyaya filan muhteremin son hareketinden dolayı iktidar tabanında bir şaşkınlık. Niye şaşarlar işte ben de bunu anlayamıyorum. Yani bir TV muhabirini gönderseniz sokağa ve "Kamer Genç deyince akıllarına ne geliyor?" sorusunu sordurtsanız uzatılan mikrofona, her 10 kişiden en az sekizinin; "Çiçek sulama" şeklinde yanıt vereceği bir adam niye ciddi ciddi kınanır kavrayamıyorum. Ne gerek var; "Özür dile hemen!" ya da "Hiç yakıştıramadım. Çok çirkin bir hareket. Derhal istifa et, milletin verdiği rozeti iade et" demeye.
Hayır kime diyorsunuz siz bunu?.. Hadi diyorsunuz... Peki bu dediklerinizin karşılık bulacağına mı inanıyorsunuz? Ne yapacaktı yani Kamer Beyciğim... "Yahu o kadar çok çekik göz gördüm ki etrafımda. Beni benden aldılar ve dayanamayıp iki tek attım. Sonra da aldıklarımın etkisiyle saçmaladım!" demesini mi?
Eğer böyle bir beklenti içinde olan vardıysa Genç'i kınayıcılar arasında, vallahi çok gülerim. Çünkü o adamın fıtratı bu türden kınamaları falan algılamasına imkân vermez ki! Adam bu! Böyle yaşıyor. Aklına düşmeden daha, ağzına geleni saydırıp çıkıyor. Yukarıda linkini verdiğim haberi lütfen tıklayın okuyun. Göreceksiniz nasıl bir sorunsalı olduğunu beyefendinin... İnanın o gün telefonda bir ana avrat küfretmediği kalmıştı bana. (Gerçi sonradan Ferhat Tunç'a destek verdiğim yazı nedeniyle Dersim mahallelerinde gezerken hakkımda sinkaflı, ağza alınmayacak küfürler savurduğunu da duydum ya neyse!)
Velhasıl... Aklı başında herkesten bi'şi rica ediyorum. Lütfen bırakın artık şu kuru gürültüden ibaret olan Kamer Genç denen adamı kınamayı, Emine Erdoğan'dan özür dilemeye davet etmeyi filan. Özür mözür dilemez o! Çünkü öyle bir kültürü, terbiyesi yok o adamın.
Hem bu rezil olay sebebiyle asıl özür dileyecek kişi Genç değil, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Ondan isteyin özrü! Çünkü o adam ununu eleyip eleğini asmış bir haldeyken onu bir kez daha Meclis'e taşıyan kişi Kılıçdaroğlu'dur. Bir ayıp varsa ortada, o ayıp Genç'in değil, partisindeki birçok mühim insanın itirazına rağmen onu Meclis'e sokan Kılıçdaroğlu'nundur. Koca Dersim'de sanki adam kalmamış gibi, bir loser'a (ezik, sıfırlanmış, bitik) vekillik gibi son derece kutsal bir görevi yükleyen Kemal Bey'indir.
Tabii CHP Genel Başkanı'nın işi de zor. Sırf bu ayıplı vekilinden dolayı Emine Erdoğan'dan özür dilemesi de yetmez. Çünkü bir de Japonlar var. Dün konsoloslukta çalışan birini tanıyan arkadaşımla görüştüm. Diyor ki: "Bilirsin Japonlar aldıkları kültür gereği son derece sakin, çok kibar ve hoşgörülü insanlardır. O nedenle dün yaşanan skandalı hâlâ üzerlerinden atamamışlar. O andan beri tek sorguladıkları şey: Biz neden CHP'den Genç'i davet ettik?"
Valla koca CHP'de onca adam varken nereden akıllarına geldi Genç'i milli günlerinde ağırlamak Japonların ben de bilmiyorum. Acaba diyorum hafiften çekik gözlerine mi vuruldular? İşin şakası bir yana ama Kılıçdaroğlu için asıl zorluk Emine Erdoğan'dan özür dilemek değil. Nihayetinde Emine Hanım "neyse hadi" deyip olayı geçiştirebilir de Japonlar nasıl ikna edilir? Çünkü arkadaşım diyor ki; "Genç'in durduk yerde o abuk hareketi neden yaptığını anlayamıyorlar!"
İster misiniz Kemal Bey özür için aradığında adamlar desin ki: "Kusura bakmayın Sayın Genel Başkan ama bu tür anlaşılamaz, izahatı zor durumlarda Japon geleneğine göre yapılacak tek hareket vardır. O da 'harakiri'dir efendim! Bize göre memlekete en ufak katkı sağlayamayacak böyle gereksiz bir adamı vekil yapıp ona bir paye yükleyip bir de bizim bi'şi sanmamıza neden olduğunuz için sizin de yapmanız gereken budur! Alın şu bıçağı saplayın kendinize! Siz de bu ayıbınızdan kurtulun! Biz de efendim!"