Ben yazmasam, arada bir hatırlatmasam kimsenin hatırlayacağı da yok! Oysa kıyamet kopmuştu o günlerde. Tabiri caizse yer yerinden oynamıştı. Bir yıl bile olmadı daha. Topu topu 9 ay geçti üzerinden ama o kıyametler kopartıp, neredeyse memlekette iç savaşa sebep olacak cinayet unutuldu gitti resmen.
Paris'e gidip, kentin göbeğinde katledilen 3 PKK'lı kadının cenazesine katılan gazeteciler bile ilgilenmiyor meseleyle. Çok garip ama şu koca Türk basınında "Ne oldu? Cinayet sonrası zanlı olarak tutuklanan Ömer Güney ne yapıyor? Ailesi ne durumda? Güney hapishanede ne yapıyor?" filan diyerek sorgulayan bi ben varım. Bakıyorum sadece ben duruyorum meselenin üzerinde. Benim de çok az bir kaynağım var Ömer Güney ve avanesiyle irtibatlı olan... Habire onları yokluyorum. Gelişmeleri almaya, öğrenmeye çalışıyorum.
Epeydir yeni bişi yoktu. Ancak geçenlerde bomba etkisi yapacak bir bilgi aktarıldı tarafıma. İnanamadım, şoka girdim. Aileyi çok ama çok yakından tanıyan bu kişi önce yıllardır Paris'te yaşayan Ömer'in ailesinin Türkiye'ye kesin dönüş yaptığını söyledi. Sonra da Ömer'in de gizlice Türkiye'ye getirildiğini ve 10 gün falan kaldıktan sonra Fransa'ya götürüldüğünü iddia etti.
Dedim ya çok ama çok bombaydı bu bilgi. Fakat teyide muhtaçtı. Hayaldi biliyorum ama günlerdir verilen bu bilgiyi nasıl teyit ederim diye uğraşıp durdum. Edemedim ama bu arada gerçekten de ailesinin Türkiye'ye kesin dönüş yaptığını doğrulattım. Hakikaten öyleymiş. Baba İsmet Güney Paris'te sahip olduğu lokantaları, işletmeleri devredip yerleşmiş Ankara'daki evine. Ama tabii sosyal haklarından faydalanmaya devam etmek ve orada yaşamak zorunda kalan kızlarıyla görüşebilmek için irtibatı da tamamen koparmamış. Gidip gelmeye devam edecekmiş Paris'e.
Çok çabaladım İsmet Güney'le konuşmak için olmadı. İstemediği ve kesin bir dille görüşmeyi reddettiği için de zorlamadım şartlarımı. Daha doğrusu münasebetsizlik yapıp kapısına dayanmak istemedim. Fakat antenlerimi çalıştırmaya da devam ettim.
Gerçekten de çok enteresan şeyler yaşanıyor o cephede. Kaynağım, ailenin son derece sakin ve metanetli olduğuna dikkat çekip duruyor. Diyor ki: "Garip ama çok rahatlar!" Söylediğine göre aile "Oğlumuz korkunç bir cinayetin zanlısı, Fransa'nın bir hapishanesinde kaderine terk edilmiş şekilde cezasını çekiyor. Hayatı karardı, bitti" falan modunda değilmiş. Yani, "Yazık oldu çocuğumuza! Günah keçisi yaptılar bitirdiler hayatını!" falan deyip bir haykırış, bir isyan falan yokmuş.
Çok kişiyle görüşmüyorlarmış zaten. Görüştükleri kişilerle de katiyen Ömer Güney meselesine girmiyorlarmış. Kaynağım "Çok sinirli ve oğluna çok düşkün olduğu bilinen baba Güney'in sanki Ömer hapiste, hücrede değil de evin bir odasında keyfine bakıyor gibi bir ruh halinde olmasının altında yatan şey çok başka bence. Bir baba ancak evladının geleceği ile ilgili zerre endişesi olmaması halinde bu kadar metanetli olabilir!" yorumunu yapıyor.
Doğru mu bilemiyorum. Olup olmadığını anlamam için aileyle görüşmem lazım. İsterse İsmet Güney cevap verebilir bu yazdıklarıma. Kuş olur uçarım yanına. Ve hakikat ne ise de olduğu gibi yazarım!