Biliyorum. Bazıları bugün yazdıklarıma yine başka türlü manalar yükleyip, meseleyi yine iktidar yağcılığına bağlayacak ama mühim değil. Çünkü benim için mühim olan iktidara ölümüne düşmanlıklarından barış için önündeki fırsatı bile görmekten aciz adamların ne saçmaladığı değil, bu toprakların barışı için benim ne yaptığımdır.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde başka şehirlerden de davet almama rağmen Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişimcileri Grubu'nun paneline katılmayı kabul ettim. Çünkü, BDP heyetinin kenti ziyaretinde kamuoyuna yansıyan haberlerden dolayı Samsunlunun neden sürecin karşısında olduğunu yerinde görmek ve anlamak istedim.
Yola çıktığımda "Sürece karşı Samsunlu, her daim sürecin yanında olan ve bunu sadece yazılarıyla değil, TV'deki programlarında da açıkça ifade eden beni de ya hoş karşılamazsa" kaygısıyla biraz gergindim ama kente vardıktan sonra o kaygılarımın yersiz olduğunu gördüm. Çünkü Samsunlu bize aktarılanın aksine çözüm sürecinin yanında dimdik duruyor. İlla ki itirazı olan vardır aralarında ama dışarıya yansıyan genel görüntü bu!
Abarttığımı sanmayın sakın inanın kentte kaldığım 16 saat boyunca hiç kimseden, süreçle ilgili en ufak olumsuz cümle duymadım. Aksine konuştuğum herkes (ki buna panelin bir diğer konuşmacısı, eski bakanlardan Cavit Kavak'ın eşi Prof. Doktor Neşe Kavak hocam da şahittir) barış için atılan tüm adımları destekleyen ifadeler kullandılar. Ve "Samsunlular da Sinoplular gibi BDP'lileri istemedi ve linç etmeye kalkıştı" mealinde yapılan tüm haberlerin de kendilerini çok üzdüğünü söylediler. Panel öncesi kahvaltıda buluştuğumuz Ticaret Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, BDP'lilerin kente geldikleri gün yaşananları anlattı.
Diyor ki; "Bir kere Sinop'ta yaşananlarla Samsun'da olanların alakası yok! Evet birileri heyeti protesto etmek istedi ama olaylar büyümeden önlem alındı. Emin olun Samsunlu'nun sağduyusu asla izin vermezdi Sinop'ta yaşananların yaşanmasına! Ama basın öyle bir haberleştirdi, öyle yansıttı ki burada yaşananları Türkiye kamuoyunda oluşan algı da maalesef Samsun'da sürecin karşısında oldu! Oysa değil!"
Bu arada Murzioğlu'ndan öğrendim ki 2 sene önce Ahmet Türk'e yumruklu saldırı düzenleyen İsmail Çelik cezaevinden çıkmış. Ve işe bakın, Türk'e yumruğu atan o genç adam BDP'lilerin geldiği gün protesto için toplanan kalabalığı sakinleştirmek için epey çaba sarf etmiş. Panzerin üzerine Türk bayrağı ile çıkıp "Polise taş atmayın ve lütfen dağılın" diyerek olayın büyümesini engellemeye çalışan Çelik'le keşke karşılaşabilseydim. Yumruğu atan adamdan, sükûnet sahibi bir adama dönüşümünü dinlemek isterdim.
Hülasa... Bayıldım Samsunlulara. Gerçekten sürecin, çözümün, barışın karşısında olacak tıynette insanlar değiller. Gerçeği kavramış ve o gerçeklikten hareket eden bir insan topluluğu var şehirde. Ne dediğimi daha net anlamanız için yazının bu bölümünü Mimar Özlem Maraş'ın şu tespitiyle bitirmek istiyorum:
"Samsun sürecin karşısında olamaz çünkü bu anlamsız savaşta en çok şehit veren, yüzlerce anasının yüreği yanmış şehirlerin başında gelir. Biz artık vatan borcu için davullarla askere yolladığımız evlatlarımızı tabut içinde geri almak istemiyoruz Sevilay Hanım! O yüzden de akan bu kardeş kanını durdurmak için atılan adımları sonuna kadar destekliyoruz!"