Önce modacı Dilek Hanif'in kabin memurları için çizdiği kıyafet tasarımları, sonrada bazı iç ve dış hatlarda kaldırdığı içki servisinden dolayı eleştirilen THY'nin Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu ile dün uzun bir telefon görüşmesi yaptık. Son günlerde yapılan haberlerin amacının THY'yi vurup başka bir yerlere rant sağlamak olduğunu ifade eden Topçu; "Bazılarının kötü niyetli olduğunu ve bu kişilerin kalemlerini kimin adına kullandıklarını biz çok iyi biliyoruz!" diyor.
Kendisine önce "Ben de hiç beğenmedim" notunu da ekleyerek Hanif'in kabin memurları için çizdiği kıyafet tasarımlarını hatırlattım. Aynen şu cevabı verdi; "Ben de beğenmedim ama zaten kıyafet seçimine karar veren kurul da beğenmemiş ki o tasarımları. Kıyafet seçimi için 4 oturum yapmış arkadaşlarımız ve daha ilkinde Dilek Hanım'ın tasarımları elenmiş. Hal böyleyken neden günlerce tartışıldı o tasarımlar anlamak mümkün değil. Onaylanmamış modellerin Hanif'in kişisel bilgisayarından çalınıp kamuoyuna, 'THY'nin kabin memurları artık böyle giyinecek' diyerek sunulması ve THY'nin üzerinde tepinilmesi milli bir kuruluşa karşı yapılmış bir linç girişimidir. Ve ne yazık ki bu girişim dolayısıyla THY büyük yara almıştır!"
Onu göreve geldiği ilk günden beri tanıyorum. Bizim tanışmamız da bir haber vesilesi ile olmuştu. Neşeli, esprili tipik Karadenizli, 'zinhar sinirlenmez' diyebileceğim kişilerdendir Hamdi Bey. Ama yanılmışım. Çünkü dün çok sinirli ve öfkeliydi. Özellikle de bazı hatlarda alkollü içki servisinin kaldırılması uygulamasına dair yazılıp çizilenlere. En çok da Ertuğrul Özkök'e kızgın; "Kötü niyetli. Yazdıklarında samimiyetsiz" diyerek başladı konuşmasına ve "THY'yi en iyi bilen ve olağanüstü kalitesini en çok tadan gazetecilerdendir Özkök. Onun için yazdığı o haksız yazılardaki amacının halisane amaçlar olmadığını biliyoruz. Merak etmesin Ertuğrul Bey. THY'ye vurarak nereye ve kimlere selam çaktığını görüyoruz!" sözleriyle tamamladı. Sonra da içki servisinin kaldırılmasıyla ilgili tüm ayrıntıları aktardı. Yerim dar olduğu için lafı burada kesip Topçu'nun açıklamalarıyla bitiriyorum bugünkü yazımı.
"THY bir hayır kurumu, bir STK, dernek falan değil. Dünya çapında ünü olan koskocaman bir anonim şirkettir. Ve bu şirkette de tek bir amaç vardır diğer profesyonellerde olduğu gibi, o da kâr etmek ve büyümektir. Şimdi. Senin aracılığınla alınan son kararlarda bizlerin inançsal değerlerinin etken olduğunu söyleyenlere sesleniyorum; Haksızlık yapıyorsunuz. Çünkü eğer iddia edildiği gibi nedenler etken olmuş olsaydı bu kararları almamıza, o zaman 30 hatta değil, yurt içi Yurtdışı tüm hatlarda alkolü kaldırırdık. Ve hatta dünyanın en güzel CIP salonu ünvanına sahip Atatürk Havalimanı'nda da alkol ikramı yapmazdık! İslamiyette 'daha az günah işlemek' diye bir şey yoktur. Biz profesyoneliz. THY'nin daha çok kâr etmesi ve büyümesi için de her türlü aracı, argümanı ve pazarlama yöntemini kullanırız. İç hatlardaki uygulama tamamen arz talep ile ilgilidir. Bugün Kayseri ya da Gaziantep uçaklarında Business'a talep artarsa içki servisinin yeniden başlatılabileceğini bilmelisiniz. Yurtdışı hatlara gelince. THY 98 ülkeye uçuyor. Bunlardan sadece 8'inde içkiyi kaldırdık. Kaldırış nedenimiz ise ülkelerin talepleri ile ilgili. Bakın. Mısır Sharm el Sheik ve Hurhada gibi turistik bölgeler hariç uçulan hatlarda alkolün kaldırılmasını talep etti bizden. Biz de ikili ilişkilerin olumlu devam etmesi adına bu taleplerine onay verdik. Vermeyebilirdik ama THY'nin müşteri hedef kitlesine uygun hizmet etmek gibi bir anlayışı vardır ve bu anlayışın amacı da her zaman şirketin kârlılığı ile orantılıdır. Yani biz ne karar alırsak alalım önceliğimiz şirketin çıkarlarını kollamaktır. Şirketin kârlılığını hesaplamaktır. Ötesi, gerisi berisi yalandır, asparagastır ve THY'yi yıpratmak için uydurulmuş spekülasyonlardır! NOKTA!"