"Bu Ömer kimin tetiğini çekti?" başlıklı yazımı yazmadan önce, ilgiyle izlediğim Paris cinayeti ve zanlısına dair çalıştım. O gün Ömer Güney'in ailesini yakından tanıyan adı bende saklı birinden aldığım bilgileri de özetleyip yazdım.
O kişi Güney'in Facebook adresini vermişti. Kimsenin bilmediği o adreste zanlıyı inceledim. Bunu yaparken iPhone'u kullandım. Güney'in resmini kim beğenmiş, kiminle irtibatlı, diye bakınırken farkında olmadan sayfadaki, ovanın ortasından geçen nehir fotoğrafının "like" butonuna basmışım.
Bununla kalsam iyi, bir de Güney'in iki arkadaşına "abone" olmuşum. Bu salaklıklarımdan ancak sabah, PKK organı Roj TV'de çalışan "AmedDcle" adlı kişinin, "Ne zamandır arkadaşsınız?" sorusuyla haberdar oldum. Ama iş işten geçmişti.
Çünkü AmedDcle, bu bilgiyi çoğu PKK sempatizanı 3000'e yakın takipçisinin de dikkatine sunmuştu.
Güleceksiniz ama olayı ilk anda kavrayamadım.
"Vayy katil Ömer'in arkadaşısın demek!" sorularına da önce gülüp geçtim. Bi kısmını "Saçmalamayın.
Tanımam. Nerden çıkarıyorsunuz?
Yanlışlıkla olmuş" diye cevapladım ama durmadı spekülasyon.
Hele bir de PKK çevrelerinin bu spekülasyonunu her daim şahsıma düşman malum cenaha yakın bazı arkadaşlar yaymaya başlayınca ipin ucu iyice kaçtı.
Bunlar yetmezmiş gibi nasılsa, AKP'den bir dönem vekil olmayı becermiş ve bu aralar işi gücü ona buna çamur atmak olan Feyzi İşbaşaran denen zatın bombardımanı altındaydım.
Roj TV'cilerin hakkımdaki asılsız iddiasını ciddiymiş gibi duyuruyordu, bir yandan da Güney'le aramda MİT üzerinden bağ olduğunu ima eden yorumlar yazıyordu.
Mesele ilerleyen saatlerde can sıkıcı hal aldı. PKK'lı 3 kadının katil zanlısıyla arkadaş (!) olduğumu duyan Kürt çevrelerinin tepkileri, sadece beni değil arkadaşlarımı da ürkütmeye başladı.
Tam bu işin içinden nasıl çıkacağım diye düşünürken yine Twitter'dan bir mesaj geldi:
"Merhaba. Ben Le Monde'un İstanbul temsilcisi Guillaume Perrier. Güney hakkında konuşmak istiyorum. Nerden tanıyorsunuz? Kim bu adam?"
Şaka gibiydi her şey ama değildi. Orada burada o kadar çok şey yazılmış çizilmişti ki, koskoca Le Monde'un İstanbul temsilcisi bile inanmıştı Ömer'le ahbap olduğuma!
Yazıştık epey. O sordu ben cevapladım. Ama ikna edemedim.
İnanmamakta haklıydı, zira nasıl olmuş bilmiyorum ama Güney'in bir gün önce yanlışlıkla beğendiğim resminin tarih kısmında 2010 yazıyormuş.
Yani Facebook'a göre biz, 3 kadını gözünü kırpmadan öldüren Ömer'le, 2010'dan beri ahbapmışız!
Bi de Ömer'i sevenlere aboneliğim var ki o başka fecaat!
Neyse... Allah'tan Mösyö Perrier anlayışlı çıktı. Çırpınışlarımı, yalvarışlarımı görünce acıdı halime ve
"En iyisi yüz yüze görüşelim"
deyip kapattı konuyu.
Biliyorum çok komik geldi anlattıklarım size değerli okurlarım ama olay komikliğin ötesine geçti. Tamam bazıları ikna oldu fakat PKK'ya yakın çevrelerde hâlâ benim Güney'le eski arkadaş olduğumu düşünenler var ve bana abuk sabuk şeyler yazıyorlar.
Düşünün. Mark Zuckerberg'in 6 milyar dolarlık Facebook'u yüzünden resmen hedefe oturtuldum.
Başıma bir iş gelirse sorumlusu Facebook'tur. Düzeltmek zorundalar.
Güney'in fotoğrafını 2010'da değil, 3 gün önce yani 22 Ocak 2013'te yanlışlıkla beğendiğimi ispat etmek zorundalar. Aksi takdirde korkunç bir spekülasyonun oluşmasına aracılık etmiş olacaklar!