Ramazan Adana 112'de çalışıyor. Depremin yaşandığı günün sabahı Van'a ayak basmış. Onunla enteresan bir tanışmamız oldu. Hasar gören Erciş Devlet Hastanesi'nin bahçesinde yazımı yazarken tanıdım onu. 10 dakikalığına yemek için ara verdiği bir zamanda...
"Gözleri kan çanağı" bir halde anlattıklarını yazacağıma söz verdim Ramazan'a.
İşte o sözüm;
"Geldiğim günden beri durmuyorum. Bizim ekip kamp kurmuş. 'Gel dinlen' filan diyorlar. Gitmiyorum. Çünkü yüreğim el vermiyor. Diyorum ki kendi kendime, 'Ramazan şimdi gidip 1 saat uyuyacaksın. Uykuyla geçirdiğin her dakikayla enkazın altında kurtarılmayı bekleyenlerin hayatından çalmış olacaksın. Her canlı çıktığında hıçkıra hıçkıra ağlıyorum ablacığım. Gerçekten çok zor! Bu duygu anlatılamaz ancak yaşanır. Hani burada yaşanan dramı bilmeden sosyal paylaşım sitelerinde, ekranlarda atıp tutanlar, 'Vatan, Millet Sakarya' deyip ahkam kesenler var ya! İşte onlara çok kızıyoruz. Bilmeliler ki asıl vatan hainliğini onlar yapıyor! Bir kere buradaki bütünleşme inanılmaz. Çok sıcak insanlar. Çok yardımcı oluyorlar bize. Yok saldırıyorlarmış, yok dövüyorlarmış bizi... Hepsi yalan! Kesinlikle böyle bir şey yok! Olduysa da bunu yapanlar provokatörlerdir. Kardeşliğin olmasını istemeyen belli kesimlerdir. Halk bize yardımcı olmaya çalışıyor. 'Gidin' diyoruz. 'Siz yapmayın' diyoruz. 'Olmaz!' deyip, tırnakları ile toprakları kazıyorlar. Kimse bu ülkenin sivil savunmasını, yardım ekiplerini, askerini, polisini sahipleneceğim diye 'bölücülük' yapmasın orada burada! Ayrımcılık yapmasın! Gün dayanışma günü, kardeşliğimizi pekiştirme günüdür!"