BDP Milletvekili Aysel Tuğluk, geçtiğimiz cumartesi gazetenin kendisiyle ilgili manşetten verdiği habere itirazlarını dile getirmek için Genel Yayın Yönetmenimiz Erdal Şafak'tan randevu talep etmiş. Erdal Bey de son derece "insani" olan bu talebi medeni bir şekilde onaylamış. Ancak haklı olarak, görüşme sırasında söz konusu haberin altında imzası olan özel istihbarat müdürü Abdurrahman Şimşek ve editör Ferhat Ünlü'nün de bulunmasını uygun görmüş. Erdal Bey'in odasında oldukça gergin geçen görüşme sonrasında arkadaşlarımız Abdurrahman ve Ferhat, Tuğluk'u hem sakinleştirmek, hem de nezaketen uğurlamak adına kendisine binanın çıkışına kadar eşlik etmek istemişler.
Ne olduysa da ondan sonra olmuş zaten...
Kürt siyasetinin "güvercini" olarak bildiğimiz, tanıdığımız Tuğluk birdenbire "şahin" kesilivermiş.
Taraf gazetesinden Yasemin Çongar'a yazdığı mektubun kendisine değil, aslında KCK tutuklusu Nihat Oğraş'a ait olduğunu ortaya çıkaran Abdurrahman arkadaşımıza, hem de gazetenin güvenlik görevlilerinin gözleri önünde şöyle tehditler savurmuş:
"Sana Nihat'ın bir mesajı var. Haberin olsun, cezaevinden çıkar çıkmaz ilk işi senin kulağını kesmek olacakmış!"
Aysel Tuğluk'u çok ama çok ayıpladığımı bilmesini isterim.
Olayın hemen akabinde odama gelen Abdurrahman ve Ferhat resmen "buzzz" kesmişlerdi, Tuğluk'un bu tavrı ve sözleri karşısında.
Şaşırmışlardı.
Yakasında TBMM rozeti ile gezen bir vekilin, üstelik de kadın olan bir vekilin, bir haberde kendisine haksızlık yapıldığını düşündüğü için takındığı tavır ve savurduğu tehditler onları dumura uğratmıştı!
Yalan yok! Ben de duyduklarım karşısında hem şaşırdım, hem de çok üzüldüm.
Çünkü ben Tuğluk'u bu meselenin çözümünde, bu savaşın barışla sonlandırılmasında muhatap alınacak isimler arasında görüyordum.
Dün kendi kendime "Bugüne kadar yanlış mı görmüşüm ben yani?" sorusunu sordum hep!
Aysel Hanım'ın, habere hiddetlenmesini, ona gönderilmiş olan özel bir mektubun afişe olmasına içerlemesini, duygusallaşmasını filan anlayabilirim ama her ne olursa olsun bir haberciyi avam bir ağızla, onlarca insanın gözleri önünde tehdit etmesini anlayamam.
Kusura bakmasın. Hiç kimse de anlayamaz!