Son derece kritik bir toplantıydı aslında 9 Temmuz'da yapılan CHP Parti Meclisi.
Ancak nedense yansıması beklenen gibi olmadı.
Mesela seçim sonuçlarının değerlendirildiği bir anda Nur Serter söz isteyip, Kılıçdaroğlu'nun yüzüne baka baka, "Yaşanan bir hezimet aslında! Güven vermediniz halka! İnandırıcı bulmadılar sizi!" dedi.
Osman Kaptan, "Ege'de neden beklediğimiz oy oranını alamadığımızı hiç sorguladınız mı? Yeni CHP zihniyetinizin Atatürkçülük ve laiklik gibi kavramlardan itinayla uzak durmasından kaynaklı olmasın sakın?" dedi.
Bir diğeri, "Güneydoğu'ya gidip 'özerklik' dediniz, batıya gelip, 'bölünmeyiz' dediniz. Siz ne dediğinizi bilemediniz Sayın Genel Başkan! Bunun için de kaybettiniz!" dedi...
Mesut Değer, "Kürtleri yine kazanamadınız. Çünkü yanlış adamları tercih ettiniz. Aday gösterdiğiniz Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nun Diyarbakır'daki köyünden CHP'ye bir oy bile çıkmadı! Anası babası bile sizin adayınızın hatrına CHP'ye oy vermedi" dedi.
Bir başkası, "Örgütü hiçe saydınız. Örgüt dışından adaylarla iş görmeye çalıştınız. Yazık ettiniz bu partiye!" dedi. Tüm yapılan eleştirileri sakin sakin dinleyen Kılıçdaroğlu'nun yerine çiçeği burnundaki vekil Faik Tunay, "Ama örgüt çalışmadığı için kaybettik biz seçimi. Bazıları başka partilere çalıştı!" sözleri ile karşılık verince de tansiyon tavan yaptı.
Bağırış, çağırış aldı başını gitti bir anda!
Söz alan Mehmet Ali Özpolat, " Küstü çalışmadı dersin ama başka partiye çalıştı diyemezsin! Örgüte hakaret edemezsin. Bu parti o örgütün omuzlarının üzerinde bugüne kadar gelmiştir. Sözünü geri al! Örgüt namussuz değildir çünkü. Şerefsiz değildir!"
Anlayacağınız uzun saatler süren mecliste Kılıçdaroğlu resmen hedef tahtasına oturtuldu Parti Meclisi üyeleri tarafından.
Ama hazırdı demek ki buna. Çünkü öyle olmasa yapılan tüm eleştirileri tek tek not alıp, en sonunda günah çıkartırcasına, "Haklısınız! Çünkü örgüte büyük haksızlık yaptık. Adayları belirlerken örgütü yok saydık! Ortak bir dil oluşturmadık seçim meydanlarında. Hepimiz farklı farklı söylemlerle çıktık seçmenin karşısına. Bazı arkadaşlarımız söz dinlemedi. Konuşmayın talimatım olmasına rağmen mikrofonu gören dayanamayıp aklına geleni saydırdı" demezdi değil mi?