Sevgili okurlarım aslında bugün size bomba gibi bir kulis verecektim ama yan tarafta okuduğunuz tekzip maalesef buna mani oldu.
Ne yazık ki bugün Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi İrfan Adil Uncu Bey tarafından yayımlanması kararı verilen bu tekzipte eksik bırakılan tarafları size anlatmak zorunda kalacağım...
Hadi başlayalım efendim. Diyor ki; "Sevilay Yükselir isimli şahıs tarafından yazılan yazıda müvekkil Hüseyin Soner Yalçın'ın kişilik hakları ağır derecede ihlal edilmiştir! Ve ağır hakaretler edilmiştir."
Bunu diyor ama Sevilay Yükselir'in Soner Yalçın'a neden ve hangi sözlerle hakaret ettiğini yazmıyor! Önce bir ayrıntı vereyim.
Biliyorsunuz. Soner Yalçın'ın sahibi olduğu bir internet sitesi var. Bizim mahallede herkes bilir ki bu sitenin ilginç bir yayın anlayışı vardır. Bu site Soner Yalçın efendinin ve kankalarının karargâhı gibidir.
Kendisi Hürriyet'te haftada bir oradan buradan derlediği tarih falan yazıları yazar ama sitesinde genellikle güncel konuları işler. Sıkı bir ulusalcı ve milliyetçi yayıncılık anlayışı hâkimdir sitede. O nedenle de olsa gerek Genelkurmay'ın takip ettiği ve değer verdiği siteler arasındadır. Mesela resepsiyonlarına ilk davet ettikleri internet sitesidir. Piyasada bilinir yani birbirlerini çok derinden sevdikleri ve koruyup kolladıkları.
TSK ile ilgili bilinmesi gereken bir şeyi çoğu zaman kamuoyu ilk oradan okur. Bir de sevmedikleri, yazılarından hoşlanmadıkları, kendileri ve bağlı bulundukları çevrelerce tehlike arz eden adamlara karşı aldıkları ortak bir tavır vardır.
Adına, "analiz" dedikleri yazılarla amiyane tabirle bindirme yapmaya, çakmaya bayılırlar. Ben de o sevmediklerinden biriyim. Ne zaman ki bu köşede kalem oynatmaya ve Soner Bey ve kankalarının canını sıkacak yazılar kaleme almaya başladım, bu arkadaşlar bana da sarmaya başladı!
Hakaret ettiler. Alay ettiler. Başka gazetelerde kalem oynatan kankalarını üzerime saldılar.
Bir keresinde "Burnunu bedava ameliyat yaptırdı" deyip ortalığa düştüler. Belgeyi gözlerine sokunca bu kez başka yalanlarla üzerime geldiler. Sürekli çamur atmaya çalıştılar. Ama baktılar ki ben diğerleri gibi değilim. Korkmuyorum onlardan ve susmuyorum. Başkaları gibi diz çökmüyorum!
Bu defa kadınlığımdan vurmaya kalktılar beni. Önce, gözüme siyah bant çekip, üzerine de, "Sevilay Yükselir Tanzanya'da bir belboyun tacizine uğradı!" diye yazdılar. Günlerce.
Sonra çevirdiler. "Hayırrrrr! Tacize uğrayan Sevilay değil, belboymuş! Sevilay taciz etmiş" dediler. Bu yazılarını Küçükçekmece 9. Asliye Ceza Mahkemesi ele aldı ve dedi ki; "Kişilik haklarına saldırıdır. Ve kadınlık onurunu zedelemiştir!" Yetmedi. En sonunda Fehmi Koru ile adımı çıkarmaya kalktılar.
O nasıl oldu peki? Hani şu Eşref Erdem' in gündeme bomba gibi düşen "Referandumda 'evet' diyeceğim" açıklamasını yaptığı röportaj var ya! İşte o röportajı yapmak için Bodrum'daydım geçtiğimiz ağustosta. Ailem ise İstanbul'daydı. Eşim ve oğlum.
Arkadaşlar haber veriyor: "Güya sen Fehmi Koru ile birlikte Bodrum'da tatildeymişsin. Adamın etrafında 'Fehmoş... Fehmoş' diye dolaşıyormuşsun. Bilmem ne otelindeymişsiniz. Yata biniyormuşsunuz birlikte. Yazıda hem Fehmi Bey'e hem de sana alabildiğince hakaret etmişler. Mesela Fehmi Bey'in mutluluk çubuğu taktırdığını, senin de katalizör görevi gördüğünü falan yazmışlar."
Duyunca kan beynime sıçradı. Bir cevap yazdım ben de köşemde... Kısa bir cevap! Dedim ki:
"Arkadaşlar... Bunların alçaklığının ve namussuzluğun sonu yok! Yeter!"
Şimdi sevgili okurlarım. Merak ediyorum. Sadece merak. "Acaba?" diyorum. Siz benim yerimde olsa idiniz. İçinizden herhangi biri... Ezelden beri size düşmanlığı olduğunu bildiğiniz bazı adamlar hakkınızda, ipe sapa gelmez yazılar yazıp, namusuna dil uzatsaydı, dedikodu yapsaydı, size iftira etseydi ne yapardınız?
Ya da Hâkim Uncu Bey? Ne derdi acaba?
Bilmiyorum. Ama inanın... Bir kadının, üstelik de anne olan, evli barklı olan bir kadının hayasızca, namussuzca uğradığı saldırıları görmezden gelip, o kadının verdiği cevabı hakaret sayan anlayışa sahip olan insanların aynı olayın kendi başlarına gelmesi halinde ne yapacaklarını çok merak ediyorum!
Dipnot: Soner Yalçın kendisine, "alçak ve namussuz" dediğim yazıları tekzip etmek için iki farklı mahkemeye başvurdu. Biri gazete için, diğeri internet için. Gördüğünüz gibi Hâkim İrfan Adil Uncu'nun sorumlu olduğu Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi tekzibin yayımlanması kararı aldı. Ama internet başvurusuna bakan 1. Asliye Ceza Mahkemesi ret kararı verdi. Aynı dava. Aynı yazı. Aynı adliye. Aynı başvuru ama farklı iki karar! Bu nasıl oluyor inanın anlayabilmiş değilim! Vatandaşın hukuka ve yargıya güvenini sarsacak şekilde aynı konuda zıt kararlar verilmesi, hukuk devleti ilkesini de zedelemektedir. Umuyorum 2011'de bu tip durumların hukuki açmazların yaşanmayacağı bir yıl olur. Hukuk devleti ilkesinin hâkim olduğu adil bir yıl olur!
Hepinize iyi yıllarrrrr...