Kim hangi yorumu yaparsa yapsın, benim bu konudaki fikrim asla değişmez!
Her zaman dediğimi bir kez daha yenileyeyim bu köşede. Kılıçdaroğlu, yıllardan beri o akıl almaz, sağcı, aşırı ulusalcı politikaları ile solun, dolayısıyla Türkiye'nin önünü tıkayan Önder Sav ve ekibini MYK'dan tard ederek devrim yapmıştır CHP'de.
Partinin eski SHP ruhuna dönmesi, yeniden evrensel sosyal demokrat değerlerle buluşabilmesi için son derece radikal ve şık bir hareket çekmiştir. Tebrik ediyorum kendisini.
Ancak bu şık hareketinin yeterli olmadığını, muhakkak devamının da getirilmesi gerektiğini de ekliyorum sözlerime.
Şimdi ondan beklenen şey, çevresindekilerin, "Aman efendim dikkat! Baykal ve Önder Sav işbirliği yaparsa kurultayda çok güç duruma düşeriz. Allah muhafaza Midyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan da oluruz!" sözlerine aldırış etmeden partisini derhal kurultaya götürmesidir. Korkmamasıdır yani.
Attığı bu radikal adımı devam ettirmesidir kararlılıkla.
Kaldı ki ben Kılıçdaroğlu'na karşı Baykal ve Sav'ın yeni bir işbirliğine gireceklerine falan da inanmıyorum.
Çünkü, Baykal'ın unutkan bir kişilik olmadığını, unutması halinde de karizmasının bu defa gerçekten yerle bir olacağının başta ailesi sonra arkadaşları tarafından sık sık kendisine hatırlatıldığını duyuyorum.
Ezcümle; Kılıçdaroğlu'na düşen görev, Baykal-Sav işbirliği yönündeki bu spekülasyonlardan dolayı kaygılanmaları bir yana bırakıp, CHP'yi yepyeni bir parti meclisine kavuşturmasıdır acilen. Tez elden kazımalıdır bazılarının isimlerini CHP parti meclisinden. Solcu olan, sol değerlere, sosyal demokrat ilkelere inanan insanlarla yola devam etmelidir.
Mesela bir dönem Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un iletişim danışmanlığını yapmış, postalların gölgesinde bile demokrasiye inandığını söyleyen Nuran Yıldız gibi ulusalcı kesimin temsilcisi olan isimleri muhakkak devre dışı bırakmalıdır.
Onun yerine demokrasilerin ancak sivil inisiyatifle gerçekleşeceğine inanan, gerçek bir sosyal demokrat ya da gerçek bir liberali meclis bünyesine katmalıdır.
Bu ülkede Kürt meselesinin silahlı mücadeleyle değil ancak demokratik açılımlarla çözülebileceğine inanan, her alandaki ayrıştırıcı, ötekileştirici zihniyeti reddeden insanları yanına almalıdır Kemal Kılıçdaroğlu.
En önemlisi, 8 yıldan beri tek başına iktidar olmayı başaran AKP Hükümeti'ni alt etmenin, zayıflatmanın, onlara gerçekten alternatif olmanın tek yolunun ancak daha fazla demokrasi ile mümkün olduğunu kavrayabilen realist tiplerin önerilerine kulak vermelidir.
İddia ediyorum ben onlardan biriyim mesela. Çünkü hem içeriden, hem de dışarıdan bakıyorum meseleye.
Ve diyorum ki; "Bu seçimde bir farklılık yaratmak mı istiyorsunuz gerçekten? Güçlü mü çıkmak istiyorsunuz sandıktan? O halde bu kurultayda bir ilke imza atın ve Türkiye'nin en köklü partisi olarak, gelin sosyal demokrasiye gerçekten inanan, liberal bir başörtülü kadını taşıyın yeni parti meclisinize!"
Ondan sonra izleyin olacakları.
Göreceksiniz. Amerikalıların dediği gibi "bir avuç elitist" görüntüsü veren o bildik tayfadan başka kimsenin itirazı olmayacak atılan bu devrim gibi karara!
Çünkü tablo bu maalesef! Bu ülkede milyonlarca kadın başını örtüyor. Örtmek istiyor. Madem maksat toplumun her kesimini temsil eden, kucaklayan bir Türkiye partisi olmak!
O halde milyonlarca kadının sözcüsü, temsilcisi olabilecek bir başörtülü kadın neden yeni CHP'nin Parti Meclisi'ne alınmasın?