Ortadoğu'yu çok iyi tanıyan işadamı Bülent Göktuna, "Tayyip Erdoğan'ın Arap dünyasındaki gücünü anlamak için Lübnan'a, Suriye'ye muhakkak gitmen lazım. Gittiğinde yedisinden yetmişine bütün insanların Tayyip Erdoğan'a beslediği aşkı görünce şaşırıp kalacaksın" demişti geçen yıl.
Nitekim öyle oldu. Çarşamba sabahı saat 10.30'da Esenboğa'dan havalanan Başbakanlık'a ait Ana uçağı 1 saat 15 dakika sonra Beyrut Refik Hariri Havaalanı'na indiği andan itibaren şaşmaya başladım.
Tamam belki alandaki resmi tören rutin, son derece olağan bir karşılama töreniydi ama alanın dışına adım attığınızda gördükleriniz cidden olağan dışıydı.
Sanki bizi taşıyan uçak Beyrut'a değil de yanlışlıkla Adana'ya falan inmiş gibiydi.
Bir kere şehrin dört bir yanına, "Hoş geldiniz Sayın Erdoğan" posterleri asılmıştı.
Sanki bir başka ülkenin lideri değildi gelen.
Sanki onlardan biriydi.
Onların lideri...
Dedim ya bir yanlışlık vardı.
Helikopterlerle aktarıldığımız Akkar bölgesinde saatlerdir bekleyen kalabalığı yukarıdan görünce, bir an sandım ki Urfa Siverek'te düzenlenen bir miting alanına falan iniş yapıyoruz.
Meydanda toplanan kalabalıktaki o coşku... O heyecan... Bir yandan "Erdoğan... Erdoğan... Başbakan Erdoğan" sloganları, diğer yandan ona dokunma çabaları filan hakikaten şaşırtıcıydı.
İster istemez, "yahu ben nerdeyim?" durumuna düşüyordu insan.
Şimdi bazılarının bütün bu yazdıklarımı yine getirip yandaşlıkla, yağcılıkla, yalakalıkla falan ilişkilendireceklerini biliyorum. Bu benim için sorun değil ama onların neden Erdoğan'ın Lübnan'da bu kadar sevildiğini anlamaları açısından bir iki not daha düşmek istiyorum.
Bir kere onu sanıldığı gibi Lübnan'da bu kadar popüler yapan, halk nezdinde sempatik kılan neden sadece İslamcı ve muhafazakâr kimliği değil!
Lübnan enteresan bir ülke...
Beyrut gece gündüz yaşayan bir Batılı şehri gibi.
Evet İslam anlayışını benimseyen, içselleştiren, yaşam tarzı haline getiren çok sayıda Müslüman var.
Ama bir o kadar da Batı hayranı, Batılı olma sevdalısı insan var.
Hamra'da bir gece sokakta yürürken karşılaştığınız başı örtülü ve örtüsüz iki kadın sizin Başbakan Erdoğan'ı izlemek üzere Lübnan'a gelen bir gazeteci olduğunuzu anladıklarında aynı tepkiyi veriyor:
"Onu çok seviyoruz..."
Peki bu nasıl oluyor?
Anladığımı anlatmaya çalışayım efendim kısaca.
Evet dindarlar, Erdoğan'ın muhafazakâr İslami kimliğini ölçü alıyorlar. Onun Davos'taki, "One minute!" çıkışı, Mavi Marmara Gemisi'ne yapılan baskına karşı dik duruşu, "Katil İsrail!" diyebilişi adeta ilahlaşmasına neden olmuş Lübnan halkının gözünde.
Ancak onu bu kadar bağırlarına basmalarının bir diğer nedeni de Batılı oluşu.
Ve bir gün Erdoğan'ın köprü vaziyeti alıp Lübnan halkının batılılaşmasını sağlamaya aracılık edeceğine olan inançları.
Vesselam...
Ben canlı canlı gördüm ki, Erdoğan Lübnan halkı için çok farklı şeyler ifade ediyor.
Ona, "Sultanım" diye hitap ediyorlar.
En önemlisi, "Sen, gaddar İsrail'e ve onun uzantılarına karşı kafa tutabilen bu Arap dünyasının tek liderisin" diyorlar.
Emin olun onu gerçekten çok seviyorlar.