Mevzuyu biliyorsunuz. CHP Genel Başkanlığı'na aday olan Kılıçdaroğlu'na Mustafa Sarıgül'ün ilk gün mesaj gönderdiğini ve "Kemal Bey'in genel başkan olması durumunda parti kurmaktan vazgeçeceğim. Ve tüm varlığımla ve ekibimle CHP'ye destek vereceğim" dediğini yazmıştım.
Bunun üzerine de Sarıgül tarafından oldukça sert bir dille yalanlanmıştım.
Ama hatırlayın, "Lanet olsun! Kulis yazmak böyle bir şey işte! Yüzde yüz doğru olduğunuza emin olmanıza rağmen, o kulis haberi etik gereği kimden aldığınızı yazamadığınız için, 'şıp' diye yalanlama geliyor" diyerek yazdıklarımın arkasında durduğumu da ilan etmiştim.
Elbette Sarıgül'le ilgili yaptığım tespitlerde haklı çıkmaktan ve boşu boşuna yalanlanan bir gazeteci olarak aklanmaktan dolayı mutluyum.
Tabii ki bunun üzerine çok şey yazabilir, söyleyebilirim.
Ama inanın çok vaktim yok!
Sadece tek bir şey var Sayın Sarıgül'e sormak istediğim. O da şu:
Hatırlarsanız, yazının hemen akabinde beni arayıp, "Yazıklar olsun sana Sevilay! Bu ne büyük yalan!" dediniz açık açık. Eee şimdi bu durumda benim "Kime yazıklar olsun Mustafa Bey? Size mi, yoksa bana mı?" demek ve şahsınızdan bir özür beklemek en doğal hakkım değil mi?