Başbakan Erdoğan, 2008 küresel krizinin en yakıcı günlerinde İstanbul sermayesinin "IMF'den 35 milyar dolar al bize ver yoksa batarız" baskısına rağmen IMF'den borç almadı. Ve doğru olanı yaptı. Çünkü devlet bütçesinde açık yoktu. O halde alınacak borç elitlerin cebine gidecek ve bu borcu halk alın teriyle geriye ödeyecekti. IMF ile stand-by anlaşması yenilenmeyip borç alınmayınca pek çoklarının "IMF'siz bu ekonomi batar" itirazına rağmen Türkiye ekonomisi batmadı, tam aksine hızla düzeldi. Mayıs 2013'te de IMF'ye olan borcun son taksiti ödenerek borç kapatıldı. Ardından IMF, Türkiye'den borç istedi ve bu ülke tarihinde ilk defa IMF'ye 5 milyar dolar borç vermeyi taahhüt etti.
Bütün bunları niye anlattığımıza gelince... Salı günü International New York Times'ta "Greece is A +" başlığıyla tam sayfa bir ilan yayınlandı. Bu ilanda, Yunanistan'ın kamu maliyesinde çok başarılı performans gösterdiği, faiz dışı fazlanın milli gelire oranının yüzde 5.4 olduğu ve bu düzeyin Singapur'dan bile iyi olduğu, dolayısıyla ülke notunun "A+" olması gerektiği ileri sürüldü. Hatırlayacaksınız Türkiye IMF ile stand-by anlaşmasında yüzde 6.5 oranında faiz dışı fazla ayırmıştı ama kimse böyle bir ilan vermemişti. Hatta şimdi Türkiye küresel düzeyde bütçe açığı ve kamu borç yükü en az ülkelerden biri olduğu halde ve hâlâ yüzde 0.9 faiz dışı fazla ayırmasına rağmen notunun yükseltilmemesi için faiz lobisi içeriden dışarıdan çalışıyor.
Bu çelişkiyi belirtip tekrar konumuza dönersek, Yunanistan'ın bu iyimser ilanlarına rağmen Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nden (OECD) olumsuz bir haber geldi dün. Bu haberde Yunanistan ekonomisinin yedi yıl üst üste küçüleceği, 2014'te IMF'nin yüzde 0.6 büyüme tahminine rağmen ekonominin yüzde 0.4 gerileyeceği ileri sürüldü. Ve Yunanistan'ın IMF ve AB kurumlarından 240 milyar euro yardım almasına rağmen kamu borç yükünün 2020'de yüzde 160 olacağı belirtildi.
Oysa IMF tahminine göre 2020'de kamu borç yükü yüzde 120 olacaktı. Hal böyle olunca OECD'ye göre Yunanistan'a yeni bir kurtarma paketi gerekiyor.
Madem Yunanistan'a yeni bir kurtarma paketi gerekiyor o halde "acaba IMF yanılıyor mu?" sorusu akla geliyor. Bu soruya cevabı eski ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan, Foreign Policy dergisinin kasım/aralık 2013 nüshasındaki makalesinde veriyor: IMF'nin 2008 krizi öncesinde yazdığı raporda "küresel ekonomik risklerin azaldığını" ileri sürerek herkesi yanılttığını söylüyor. Anlayacağınız IMF pek de öyle doğru bilgi üretemiyor. Dolayısıyla IMF'ye teslim olmak ülkeyi zora sokabiliyor. İşte bu nedenle Başbakan Erdoğan'ın bütün baskılara rağmen IMF ile yeni bir stand by anlaşması yapmayıp bu ülkeyi IMF vesayetinden kurtarması tarihi bir dönüm noktası oldu diyebiliriz.