Son yirmi yılda mali kontrollerin kaldırılması ve zenginlerin vergilerinin azaltılması risk iştahını alabildiğine çoğalttı. Öyle ki, Notçulara paralar verilip en riskli şirketler hakkında beş yıldızlı raporlar düzenlettirildi. Cebinde parası olmayanlara konutlar satıldı. Bu konutların borç senetleri üzerine kâğıttan kuleler kuruldu. Ve bu içi boş kuleler bir anda çökünce 2008'de büyük bir mali kriz yaşandı.
Krizin ardından ABD'de 2 milyon insan evlerini bankalara terk edip çadırlarda yaşamaya başladı. Tabii bazıları çadırlara taşınırken bazıları bu işten büyük kazanç elde ettiler. Ayrıca devlet de sorumsuzca risk alıp batan bankaları kurtardı. Hem kurtarma masrafları hem de kamu hizmetlerinin finansmanı büyük oranda orta gelir elde eden sınıflarca karşılandı.
Böylece zengin ülkede yaşanan benzeri olaylar küresel düzeyde vergi adaletini bozdu. Hatta ABD'de zenginleri protesto etmek için "onlar yüzde bir, biz yüzde doksan dokuzuz" sloganlarıyla sokak gösterileri başladı. Küresel sermaye piyasalarının merkezi olan Wall Street işgal edildi. İşte bu süreçte Başkan Obama seçim öncesinde seçmene zenginlerden vergi alacağı sözünü verdi.
Peki kime zengin denir? Gelir vergisi açısından zengin sayılabilmek için ABD yönetimine göre bireyin yıllık gelirinin 400 bin doları aşması gerekiyor. Eğer aile ise yıllık gelirin 450 bin doları aşması şart. Bu gelirin bireylerde 50 bin 600 doları, ailede ise 78 bin 750 doları vergiden muaf tutulacak. Yine mükellefler yaşam giderlerinin bir kısmını gelir vergisi matrahından indirebilecek.
Peki kaç kişinin geliri böyle zenginlik sınırını aşıyor? ABD'lilerin yüzde 0.6'sının geliri yılda beş yüz bin doları geçiyor. Yani yaklaşık 965 bin çift zengin sayılıyor. Ve bu çiftlerin gelirlerinden indirimlerin ardından kalan tutara, artan vergi dilimi tarifesine uygun olarak en üst dilimde yüzde 35 yerine yüzde 39 vergi alınacak. Halbuki Başkan Obama'nın ilk teklifine göre yıllık geliri 250 bin doları aşan çiftler zengin sayılsaydı, bu rakam 2 milyon 850 bin çifte ulaşacaktı.
Gelelim Türkiye'de yapılan zengin vergisi tartışmalarına... Eğer zengin vergisi alınacaksa, ABD'de olduğu gibi bir zengin tanımı yapılmalı ve en üst ve en alt gelir dilimi ile vergi oranları yeniden tanımlanmalı. En alt vergi diliminin oranı azalırken, en üst vergi diliminin oranı ABD'de olduğu gibi artırılmalı. Aksi takdirde zengin vergisi adı altında "temettü, faiz ve katılım payını" vergilendireceğim derken, yine orta gelir gruplarının vergi yükü artabilir.
Neden mi? Çünkü Yeni Ticaret Kanunu delik deşik edildi. CHP'nin önderliğinde kanunun kayıt dışını önleyen, şeffaflık getiren, şirketten ortağın para çekmesini yasaklayan hükümleri kaldırıldı. Şirket ortağı bu ülkede yine kızına, oğluna, damadına en lüks arabaları şirketten alıyor, benzin parasını şirket ödüyor, sinema parasını, her akşam yediği yemeğin faturasını bile şirkete gider yazıyor.
Ticaret kanununda yapılan bu değişikliklerden geri dönülmeden, yasa ilk çıktığı hale getirilmeden bu ülkede zenginden vergi alınamaz. Tam tersi olur. Zenginden alacağım derken yine fakirden vergi alınır. Bizden uyarması..!