ABD ekonomisi AAA olan kredi derecesini Obama döneminde kaybetti. Ama buna rağmen başkanlık seçimlerini Obama kazandı.
Oysa seçimi kaybeden Cumhuriyetçiler, Obama'nın zenginlerden daha fazla vergi alacağına, zenginlere tanınan vergi istisnalarını sürdürmeyeceğine dikkat çekmişler ve Amerikan toplumunda bir "mali uçurum" korkusu yaymaya çalışmışlardı. Dün seçim sonuçlarının ardından TV'ye çıkan eski merkez bankası başkanı Alan Greenspan bu mali uçurum korkusunu yaymaya devam etti. Ve bu konunun siyasi partiler üstü olduğunu, parti taraftarı olarak düşünülmemesi gerektiğini ileri sürdü.
Yaratılan bu mali uçurum korkusunun zenginlerce sürdürüleceği görülüyor. Bu korkuya rağmen Obama seçimi kazandığına göre parasal genişleme, işsizliği düşürme, fakirlere sağlık ve eğitim yardımı yönündeki politikaları memnuniyete dönüştü diyebiliriz.
Peki Obama, zenginden alıp fakirlere aktarmak için seçimlerde nasıl bir vergi politikası önerdi? Obama'nın önerisine göre, yıllık geliri 250 bin doların üzerinde olan ailelerden alınan gelir vergisinin en üst gelir dilimi, mevcut yüzde 36'lık vergi oranından yüzde 39.6'ya çıkartılacak.
Faiz, temettü gibi sermaye kazançlarında halen yüzde 15 olan oran yüzde 20'ye, yüksek kazançlarda ise yüzde 30'a çıkarılacak. Böylece bütün yüksek kazançlara uygulanan vergi artışlarının yanında kurumlar vergisi oranı da imalat sanayisinde yüzde 35'ten yüzde 25'e indirilecek.
Obama'nın bu vergi planının önümüzdeki dönemde küresel düzeyde de benimseneceğini ve bütün dünyada yüksek kazançlara bu modelin uygulanacağını söyleyebiliriz. Çünkü 2008 finans krizinin ardından karların özelleştirilmesi, zararların ise sosyalleştirilmesi çok adaletsiz bir uygulamaya dönüştü. Krizin yükü düşük gelir gruplarının üstüne bindirildi ve onlar daha çok vergi ödedi. İşte bu nedenle sermaye kazancı elde edenlerin şimdi daha fazla vergi ödeyerek bu adaletsizliğin bir miktar giderilmesi isteniyor.
Gelelim Obama'nın seçimleri kazanmasıyla bundan sonra emtia fiyatlarında neler olacağına?
ABD Merkez Bankası, düşük faiz politikasını 2015 ortasına kadar sürdüreceğini açıklamıştı. Bu politika sürecek. Dolayısıyla ABD dolarının diğer para birimleri karşısında değer kazanması beklenmiyor.
Önümüzdeki dönemde ABD mallarının ihracatını destekleyen bir dolar kuru politikası izlenecek. İşte bu nedenle kur tahmincileri euro/dolar paritesini Ocak 2013 için 1.34 seviyesinde tahmin ediyor. Bu pariteye bağlı olarak altın ve diğer emtia fiyatlarının en azından mevcut koşullarda gerilemeyeceğini söyleyebiliriz.
Deutsche Bank'ın tahmincileri, 2013 içinde ortalama bir ons (31.1gr) altının fiyatının 2.113 dolar civarında olacağını düşünüyorlar. HSBC tahmincileri ise altının ons fiyatının 2013'te 1.550-2000 dolar aralığında seyredeceğini ileri sürüyorlar.
Gelelim ABD Başkanlık seçimlerini Obama'nın kazanmasının Türkiye ekonomisine etkisine... Obama'nın seçilmesinin ardından Suriye iç savaşını bitirecek yeni barışçıl adımların atılacağını ve bu adımların Türkiye'de endişeleri gidereceğini söylemek mümkün.
Bu arada Kuzey Irak Kürt Bölgesi petrol ve gaz sevkıyatında Türkiye'nin önemli bir geçiş ülkesi olması projesi de hayata geçeceği için, bu projeler Türkiye ekonomisine büyük katkıda bulunacak. Ayrıca ABD Merkez Bankası'nın düşük faiz politikasını sürdürmesi sonucunda gelişmekte olan ülkelere para girişi artarak sürecek. Dolayısıyla ülke döviz notu artışının olumlu etkisini de arkasına alan Türk parası büyük olasılıkla değerlenecek.
Bu önemli bir konu. Çünkü Merkez Bankası'nın Türk parasının rekabet gücünü kaybetmesine izin vermemesi gerekiyor.
"Dalgalı kur rejimi uyguluyoruz" diyerek Türk parasının aşırı değerlenmesine izin verilirse, dış ticarete konu olan mal üretimine yatırım azalacağından ekonomide kaynak dağılımı Kasım 2010 öncesinde olduğu gibi bozulur. Cari açık yine hızla yükselmeye başlar.
Merkez Bankası bunu denedi ve olumsuz sonuçlarını gördü. "Benim asıl görevim fiyat istikrarını sağlamak" diyerek kolay yollara sapmaya artık hiç gerek yok.