Yeni Ticaret Kanunu'yla (TTK) ilgili hukuk açısından bir ilk yaşanacak ve 1 Temmuz'da yürürlüğe girmesi kararlaştırılan bu kanun henüz uygulanmadan değiştirilecek.
Avrupa Birliği'ne uyum yasaları arasında beşinci sırada gelen yeni TTK, günlük ticari yaşamı düzenleyeceği için çok önemli. Yeni yasayla başta tüketici korunacak. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın son günlerde açıkladığı gıda raporlarını okuyoruz, dana eti diyerek vatandaşa tavuk eti ya da domuz eti yediren firmalar var ve aralarında üstelik ünlüler de var.
Peki bugün bu şirketlerin ürünlerinden zarar gören tüketici ne yapabilir? Hakkını nasıl arayabilir? Diyelim ki bir lokanta dana eti diyerek, domuz, eşek veya at etiyle yaptığı yemekleri size yedirdi. Böyle bir durumda hakkınızı nasıl arayacaksınız? Yürürlükteki eski TTK'ya göre pek bir şey yapamıyorsunuz. Ama 1 Temmuz 2012'de yürürlüğe girecek yeni TTK'ya göre tüketici çok şey yapabilir. Taraf'tan Neşe Düzel'e konuşan yeni TTK'nın hazırlayıcısı Prof. Dr. Ünal Tekinalp yediği üründen zarar görenlerin yeni TTK ile haklarını nasıl arayacaklarını örneklerle şöyle açıklıyor:
"Yeni TTK, tüketiciyi korumak için kurallar getiriyor. Mesela lüks lokantada yemek yediniz... Adı Güzel Marmara... Fatura istediniz. Ümraniye'de bir çırçır fabrikasının adı yazıyor faturada. Zehirlendiniz diyelim. Bu faturayla gidebileceğiniz hiçbir yer yok. Bu şirketin arkasındaki isimler belli değil. Oysa yeni TTK'ya göre, faturada bu şirketin yönetim kurulu üyelerinin adları ve adresleri yazacak. Almanya'da, Avusturya'da öyle! Böylece hem onlara ulaşılabilecek hem de teşhir edildikleri için yöneticiler kendilerine gelecek. Naylon faturaya izin vermeleri imkânsızlaşacak. Faturadaki adlar sahte çıkarsa, o şirkete karşı yanlış beyandan dava açılacak. Eski kanunda böyle imkânlar yok." "Diyelim ki eviniz için yağlıboya aldınız. Açarken kapak fırladı, yüzünüzü parçaladı. Nereye gideceksiniz? Faturada yöneticilerin isimlerini görürseniz onlara gideceksiniz. Kişiye dava açabileceksiniz. Yeni TTK, şirketlere ciddi disiplin getirecek. Bu kanun, vatandaşın hem birikimini koruyacak hem de tüketici olarak karşılaştığı her olayda onu kollayacak. Zaten o yüzden bazı kesimler, altı aydır hükümete kesif baskı yapıyor. Bu kanunu daha yürürlüğe girmeden değiştirmeye çalışıyorlar."
İşte tüketiciyi korumak için şirketlere internet sitesi kurma ve faturada isim yazma zorunluluğu getiren yeni TTK'nin bu ülkede neden gerekli olduğu son günlerde gıda sektöründe ortaya çıkarılan sahte ürünler nedeniyle de iyice açığa çıkıyor. Gazetelerde yayımlanan haberlere göre, domuz eti kullandığı bakanlıkça tespit edilen pideci "beni kasap yaktı" diyor. Halbuki pidecinin ve kasabın fatura ve fişlerinde isimleri yazılı olsaydı, hatta her iki işyerinin de internet sitesi olup kendilerini tanıtsalardı, şeffaflık gereği böyle bir hatalar zinciri ortaya çıkmayacaktı. Niye? Çünkü kestiği fişin üzerinde ismi yazan bir tacir tüketiciyi kandırmaktan kaçınacaktır.
O halde, şeffaflaşmak birilerinin işine gelmediği için yeni TTK'yı onların istediği biçimde değiştirmek, bir yanıyla insanlara bilmedikleri gıdaları yedirmek anlamına gelebilir. Düşünsenize, vatandaş inancı gereği domuz eti yemiyor, ama dana diye ona domuz eti yediriliyor.
Düşünsenize, vatandaş dana eti fiyatını ödüyor ve dana etinden yapılmış sucuk yediğini sanıyor ama bu şeffaf olmayan denetimsiz sistemde sucuğun içine tavuğun her türlü parçası konuluyor.
Bu yüzden, yeni TTK'nın, şirketten para çekme, fatura ve fişe isim yazma, internet sitesi kurma zorunluluğu gibi düzenlemelerini, patronların baskılarına direnemeyip değiştirmeden önce iyice bir düşünmekte ve bir iç hesaplaşma yapmakta fayda var.