Enflasyonun yükseleceği ileri sürülüyordu. Ve buna da adeta seviniliyordu. Ama bu sevinçli beklenti yarıda kaldı. Dün TÜİK'in açıkladığı verilere göre, mayıs ayı tüketici enflasyonu yıllık bazda yüzde 11.14'ten yüzde 8.28'e geriledi. Yani bir puan değil, iki puan değil, neredeyse üç puan düştü. Böylece faiz lobisinin yüksek enflasyon beklentisi çöktü. Hatta yıl sonuna yaklaşırken enflasyonun daha da gerilemesi mümkün görünüyor. Gelelim enflasyonun niye gerilediğine... Bir kere Türkiye'de enflasyonun nedeni, aşırı parasal genişlemeye dayanmıyor. Niye derseniz... Bu ülkede kamu bütçe açığının milli gelire oranı düşük. Böylece bütçe açığı eskiden olduğu gibi para basılarak finanse edilmediğinden de enflasyonun hızla yükselmesi mümkün değil. Bu durumu rakamsal verilerle anlatalım... Geniş tanımlı para arzı son bir yılda 628 milyar liradan 670 milyar liraya yükseldi. Geniş tanımlı para arzının bir yıllık artış oranı yüzde 6.6 oluyor. Büyüme hızı yüzde 4 beklendiğine göre, mevcut koşullarda paranın devir sürati de hemen hemen aynı kaldığı varsayılırsa, para arzı artışından ortaya çıkabilecek enflasyon oranı ancak yüzde 2.6 olabilir.
Dolayısıyla Türkiye'de bugün fiyat artış ve azalışlarını etkileyen temel unsurlar, küresel emtia fiyatlarındaki değişmeler, mevsimlik gıda fiyat değişmeleri ve kamu kontrolündeki sigara, içki türü malların fiyatlarındaki düzenlemeler oluyor. Bu durumda da ekonomide aşırı bir enflasyon beklentisi gerçeğe hiç uygun düşmüyor.
Gelelim ihracat rakamlarına... Faiz lobisinin kurgulanmış notçusu S&P, Türkiye'nin not görünümünü değiştirirken, Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden çıkışı halinde Avrupa'da yaşanacak ekonomik daralmanın Türkiye'nin ihracatını olumsuz etkileyeceğini gerekçe olarak ileri sürdü. Ve bu gerekçeyi ileri sürerken yüzü hiç kızarmadı. Türkiye'de daralmayı tetikleyecek ülke olan Yunanistan'ın notunu artırdı. Türkiye'yi daraltacak olan Yunanistan'ın notunu artırarak da nasıl Türkiye'ye karşı kasıtlı bir not görünümü değişimi yaptığı açıkça ortaya çıktı.
Ayrıca S&P'nin Türkiye için ileri sürdüğü ihracat azalması iddiası da tutmadı. Son beş aylık verilere göre, toplam ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10.31 artarak 54.2 milyar dolardan 59.8 milyar dolara yükseldi. Böylece Türkiyeli işadamlarının yeni ihraç pazarları yaratmada çok başarılı oldukları görüldü. Kısacası faiz lobisinin alkışladığı S&P'nin gerekçesi tutmadı.
Gelelim faiz lobisine diğer kötü habere... Bildiğiniz gibi, dünyadaki ucuz parayı Türkiye'ye çok pahalı fiyattan satıp haksız kazanç elde edenleri destekleyenlere ve onlara güzellemeler yapanlara faiz lobisi diyoruz. Bu lobinin ikide bir ileri sürdüğü bir görüş var. "Türkiye para bulamayacak" diyorlar. Oysa durum öyle değil. Bugün Türkiye'nin yanı başında bir Dubai, bir Katar doğuyor! Bunun farkında değiller.
Mezopotamya'nın Dubaisi, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi olacak. Irak Kürdistan Bölgesi'nden petrol ihracatı, 2009'da 1.8 milyar dolar, 2010'da 5 milyar dolar, 2011'de 9.9 milyar dolar oldu. Bölgenin petrol ihracatı da tahminen 2018'de 108 milyar dolara ulaşacak. Ayrıca bu rakama doğalgaz ihracatı da eklenecek.
Peki bu kazanılan paralar, petrodolarlar nereye gidecek? Bir kısmı doğal olarak komşu ülke Türkiye'ye gelecek. Bu durumda "Faiz lobisi Türkiye'nin hangi parayı bulamamasından bahsediyor?" sorusu hemen akla geliyor tabii.
Anlayacağınız işler, hiç de Türkiye'deki statükocuların ve faiz lobisinin düşündüğü gibi gelişmiyor. Bölgede Türkiye ekonomisinin de, komşusu Irak'ın da gelecekleri çok parlak. Ama hâlâ savaş tamtamları çalanlar var. Bu kadar paranın kazanılacağı yerde kimse savaşmaz. Mecburen barış olacak. Siyasi istikrarsızlıktan ve iç çatışmalardan zenginleşmeyi umanlar hesap hatasına uğrayacaklar.