Geçen yılın son üç ayında bazıları çok hareketlenmişti. Bunlar hem içeriden hem dışarıdan atağa geçtiler ve Türkiye ekonomisinin 2012 başında çökeceğini ileri sürdüler. Bir Amerikan Doları'nın 2.5 lirayı aşacağını, Türkiye'nin dış kredi bulamayacağı söylemini bir propagandaya dönüştürdüler.
Peki bu olumsuz beklentiyi yaratanların gerekçesi neydi? Merkez Bankası'nın faiz koridorunu anlayamadıklarını temel neden olarak ileri sürüyorlardı. Aslında asıl amaçları, Merkez'e, "politika faizi tek oranlı ve yüksek olmalı" görüşünü dayatmaktı. Böylece dünyada ucuz olan sıcak parayı bol bol getirip Türkiye'de garantili satış yapacaklardı.
Hatta bir ara Merkez Bankası'na spekülatif ataklar düzenleyip dövizi yükseltmeyi de denediler. Bu ataklara karşı Merkez, kendisini savunmak için epeyce döviz sattı. Saldırgan yüksek faiz lobisine teslim olmadı. "Merkez'in faiz koridorunu anlayamadık" diyenler sonunda birdenbire bu politikayı anladıklarını dile getirdiler. Fakat onların bu yıkıcı saldırıları tabii küçük tasarruf sahiplerinin zarar etmesine neden oldu. Çünkü beklentileri olumsuza çevirmek için yapılan propagandadan korktular ve döviz satın aldılar. Hatta 1 lira 90 kuruştan dolar satın alıp kenara koyanlar oldu.
Şimdi bu insanlar hem faiz getirisini, hem de anaparanın bir miktarını kaybettikleri için zarardalar. Çünkü bu yılın başında bir Amerikan Doları 1 lira 88 kuruştu, şimdi 1 lira 79 kuruş seviyesinde. Dolardaki değer kaybı yıl başından beri yaklaşık yüzde 5'e ulaşıyor. Euro alanların kaybı ise yüzde 5 dolaylarında bulunuyor. Aynı şekilde İsviçre Frangı da yüzde 4 oranında kaybettirdi.
Peki kazandıran döviz var mı? Yok ama değerini kaybetmeyen bir para birimi var. O da rus rublesi. Bir tek rus rublesi yıl başından beri Türk parası karşısında değer yitirmedi. Hemen hemen değeri aynı seviyede kaldı.
Gelelim bundan sonra neler olabileceğine... Fransa seçimlerinin ardından Avrupa'da kemer sıkma anlaşmasının gözden geçirilme olasılığı ve Yunanistan riski euro/dolar paritesini şekillendirecek. Çünkü Fransa'nın yeni başkanı François Hollande "Kemer sıkmak çözüm değil" diyor. Ve Fransa'nın zenginlerden daha çok vergi alıp daha çok kamu harcaması yapmasına ihtiyacı olduğunu ileri sürüyor. Yunanistan'da ise yeni hükümet için koalisyon denemeleri yapılmaya başlandı. Syriza Partisi lideri Alexis Tsipras, bankaları devletleştireceklerini ve istikrar programını kaldıracaklarını söylüyor. Bu söylem euronun riskini çoğaltıyor. O
halde Türk parasının dolar karşısındaki değeri de bu gelişmelere göre hareket edecek. Dolar/Türk parası paritesi, hükümet tarafından Orta Vadeli Program'da 2012 için ortalama 1 lira 73 kuruş olarak tahmin edildi. Bu tahmin doğrultusunda paritenin gelişeceği beklentisi hâlâ geçerliliğini koruyor. Tabii bu tahminin tutması yukarıda da belirttiğimiz gibi Euro Bölgesi riskine ve euro/dolar paritesine de bağlı olarak gelişecek.
Bütün bunlardan çıkan sonuç şu, Avrupa'da yaşananlara bakılırsa diğer ülkelerin riski alınacağına Türkiye'nin riskini alıp Türk parasında durmakta fayda var. Çünkü Türk parası hem güvenli hem de getirisi diğer para birimlerine göre daha yüksek.
Not: "Dolandırmaktan korkmuyor hapisten korkuyor" dediğinizde, hemen mahkemelere koşup bana "dolandırıcı" dediler diyerek tekzip kararı isteyen bir şahıs var ortalıkta. Aman dikkat.