Başbakan Erdoğan'ı AB'ye üyelik sürecinde adım atmıyor diye eleştirenler bugünlerde nedense ortada yok. Oysa Başbakan, AB yolunda en büyük adımı Yeni Ticaret Kanunu'yla (YTK) attı. Yeni kanun 1 Temmuz 2012'de yürürlüğe girecek.
Böylece şirketlerin hortumlanmasının, kara para aklanmasının ve kayıt dışının önüne büyük ölçüde geçilecek. Yani demokrasinin olmazsa olmaz unsurları olan şeffaflık, denetlenebilirlik ve hesap verme iş yaşamına nihayet ayak basacak. Artık başkasının alın terini çalmak zorlaşacak.
Bu nedenle olmalı, YTK'yı değiştirme kampanyaları hızlandı. Yalanlarla bilgi kirliliği yaratanlar çoğaldı. Peki AB'ye girmemizi isteyenler nerede? AB'ye uyum yolunda en büyük adımlardan biri olan YTK'ya saldıranlara niye hiç seslerini çıkarmıyorlar. Yoksa Başbakan Erdoğan'a karşıt olma refleksiyle hortumcularla ve kayıtdışıcılarla işbirliği mi yapıyorlar?
Gelelim YTK hakkında yaratılan bilgi kirliliğine... Bir kere bunların iddia ettiği gibi, YTK'da sahte envanter, bilanço, belge düzenleyerek dolandırıcılık yapanların dışındakilere hapis cezası yok. Zaten bu hükümler Vergi Usul Kanunu'nda, Sermaye Piyasası ve Bankalar Kanunu'nda da var. İkincisi, şirketten para çekenlere hapis cezası verileceğini söylüyorlar, bu da kocaman bir yalan. YTK 562'nci maddeye göre, şirketten para çekip ödemeyenlere üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezası veriliyor.
Gelelim, "Çek Kanunu (ÇK) değişikliği' YTK'nın temelini sarstı" yalanına... ÇK ayrı bir kanundur. Ticaret Kanunu sadece kıymetli evrak bölümünde genel esasları düzenler. ÇK'de yapılan yeni düzenleme, adli para cezası ödemeyene hapis cezasını kaldırdı. Bunun yerine, bu suçtan mahkûm olanların çek defteri kullanmalarını 10 yıl süreyle yasakladı. Ayrıca çekte dolandırıcılık oluşuruyorsa hapis cezası yine var. Bir de çek mağduru hakkını daha uzun süre takip edebilsin diye YTK'da yer alan 6 aylık zamanaşımı süresi üç yıla çıkarıldı.
Kısacası ÇK'de yapılan değişikliğin Ticaret Kanunu ile doğrudan hiç ilgisi yok. Dolayısıyla "YTK'nın pek çok maddesi değişti" iddiası büyük bir yalandır.
Gelelim şirkete koyduğunuz sermayeden faiz alınması iddiasına... YTK'nın 509'uncu maddesine göre, anonim şirkette sermaye için faiz ödenmez. Tek istisnası 510'uncu maddedeki hazırlık dönemi faizidir ki, bu faiz, yatırımı uzun süren anonim şirketlerde, pay sahipleri uzun süre kâr payı alamayacakları için, bu eksikliği telafi etmek amacıyla birçok ülkenin anonim şirketlere ilişkin düzenlemelerinde yer alan özel bir faizdir.
1926'dan beri Türkiye'de uygulanan ticaret kanunlarında hazırlık dönemi faizi zaten vardır. Genel hükümlerde yer alan 132'nci maddedeki faiz ise kolektif şirketlerde ve komandit şirketlerde komandite ortağa uygulanır. Bu hallerde sınırsız sorumluluk söz konusu olduğu için, sermayeye faiz uygulanması sakınca yaratmaz.Genel hükümler, şirket tiplerine ilişkin özel hükümler hakkında düzenleme yapılmamış olan hallerde uygulanır. Bu nedenle anonim şirkette koyduğunuz sermayeye faiz iddiası da düpedüz yalandır.
Peki YTK'ya saldıranlar ne yapmak istiyor... Yeni kanunu hazırlayan heyetin Başkanı Prof. Dr. Ünal Tekinalp'e göre, kanunun kolonlarını kesip Türkiye'nin geleceğini karartmak istiyorlar. Çünkü Tekinalp'e göre, YTK'nın dört taşıyıcı kolonu var.
Bunlar, ortaklar cari hesabı, ceza hükümleri, şeffaflık ve internet sitesi ve limited şirketlerde düzgün muhasebe tutulması. İşte şirketini hortumlamak, kayıtdışı işlem yapmak ve kara para aklamak isteyenler bu dört ana kolonu kesmeye çalışıyor. Bu kolonlar kesilirse, Türkiye'nin geleceği de kararır. Unutmayın, 2001'de banka hortumcularının Hazine'nin üzerine bıraktığı 380 milyar lirayı vatandaş olarak bizler vergilerimizle ödedik. Eğer YTK'nın kolonları kesilirse hortumlanan bu paraları yine biz öderiz. İşte bu nedenle hortumcuların yarattığı bilgi kirliliğine karşı çıkalım. Ekonomide şeffaflığı, denetlenebilirliği ve vatandaşa hesap vermeyi savunalım. Kısacası ekonomideki demokratikleşmenin arkasında yer alalım. Karşısında değil!