Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Faiz lobisinin beş yıllık maliyeti 52 milyar lira

Küresel piyasalarda fazla miktarda bulunan ucuz paraya talep yaratıp yüksek kazanç elde etmek için çalışanlara faiz lobisi denir. Diğer bir değişle bu faiz lobicileri rant kollar; ekonomide beklentileri yöneterek yapay endişeler ve kıtlıklar yaratır ve böylece yüksek fiyat oluşturur.
Mesela bir ülkenin temel ekonomik göstergeleri tutarlıyken, maliyesinde bir sorun yokken, piyasalara, o ülkenin borçlarını ödeyemeyeceğine dair haberler ve görüşler yayarlar. Ya da bir derecelendirme kuruluşuna para vererek, ülkenin notunu düşürtürler. Bu tür olaylar Dominik Cumhuriyeti, Kanada ve Malezya'da yaşandı. Bu ülkelerin kamu maliyelerinde sorun yokken notları düşürüldü! Ardından istenen oldu ve bu ülkelerin borçlanma maliyetleri yükseltildi.
Gelelim Türkiye'ye... Benzer uygulamalarla Türkiye de karşı karşıya kaldı. Yurtiçinden ve dışından müthiş bir kampanya yapılarak, Türkiye ekonomisinin borçlanamayacağı algısı yaratılmaya çalışıldı. Hatta 2008'deki küresel mali krizde, IMF ile anlaşma yapılmadığı takdirde Türkiye'nin batacağı bile ileri sürüldü. Hükümet direndi ve aksine Türkiye IMF'den borç almayarak hem kamu borç yükünü azalttı hem de büyüme hızını çoğalttı. Ama bütün bu iç ve dış lobilerin olumsuz kampanyaları sonucunda bambaşka bir hava yaratıldı.
Türkiye ekonomisi kırılganlıklarını azaltmışken sanki çok kırılgan bir ekonomi gibi gösterildi ve yapay olarak borçlanma maliyetleri yükseltildi. İşte bu nedenle sadece beş yıllık bir dönemi incelediğimizde, Türkiye Hazinesi haksız yere 52 milyar lira fazladan faiz ödedi.
Gelelim Türkiye'nin niye yüksek faiz ödediği meselesine... Türkiye'nin son beş yıldır bütçe açığı yüzde üç seviyesinin altında tutuldu. Kamu borçlarının milli gelire oranı da yüzde 60'ın altında seyretti. Bu oranlar, AB'nin sürdürülebilir maliye politikası için aradığı sınırlar içinde bulunuyor.
O halde Türkiye niye yüksek faizle borçlanmak zorunda kaldı? Çünkü faiz lobisi sürekli Türkiye ekonomisi için olumsuz beklenti yaratarak faizleri yükseltti. Hatta Türkiye'nin mali göstergeleri AB'nin Maastricht kriterlerine uygun olduğu için ülke notu "yatırım yapılabilir" seviyeye çıkartılması gerekirken, "yatırım yapılamaz" seviyede tutuldu ve hâlâ tutuluyor. Böylece lobinin istediği oluyor. Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye girişi engelleniyor ve ülkenin finansman maliyeti çoğaltılıyor.
Bir örnek verelim... Türkiye 2007'de toplam kamu borcu stoku 333.4 milyar lirayken 48.7 milyar lira faiz ödedi. Oysa faiz lobisinin rant kollaması olmasaydı, Türkiye daha düşük faiz oranıyla aynı tutarı 40 milyar lira faiz ödeyerek borçlanabilirdi. Böylece Türkiye Hazinesi, son beş yılda toplam 245.6 milyar lira faiz ödeyeceğine 193 milyar lira faiz öderdi. 52 milyar lira fazladan ödediği faizle de, kilometre maliyeti 5 milyon liradan 10 bin 400 kilometre otoyol, tanesi 100 milyon liradan 520 büyük hastane, tanesi 75 bin liradan 693 bin adet depreme dayanıklı konut yapabilirdi.
İşte bütün bu kaynaklar, halka hizmet olarak harcanacağına lobinin patronlarının cebine gitti. Bu yüzden Başbakan Erdoğan "bizi faizle sömürdünüz" diyerek halkın yanında bir politika uyguluyor ve "sizinle mücadelemiz sürecek" diyor. Evet... Halkın alın terini kolayca cebine atmak için yapay endişe yaratanlarla, rant kollayanlarla mücadele etmek şart.
Not: Anayasa Hukuku Profesörü Burhan Kuzu aradı, bazı gazetelerde haber olarak yayımlanan sözlerinin yanlış anlaşıldığını kendisinin de yeni Anayasa'nın en kısa sürede yürürlüğe girmesini istediğini belirtti.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA