Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Beklenenin aksine ekonomi 2012'de iyi olabilir

Avrupa'da devlet bütçe açıklarının ve devlet borçlarının milli gelire oranının yüksek olması çözümsüz bir problem gibi gündemde tutuluyor. Oysa Avrupa Merkez Bankası ve Avrupalı liderlerin kamu maliyesinde yaptıkları yeni düzenlemeler, devletlerin mali krizini çözebilecek kararlar olarak değerlendirilebilir. Önce mali disiplinden başlayalım.
Niye mali disiplin kararları önemli?
Önemli çünkü euro bölgesi ülkelerinin bütçelerinin denk olması... Ya da yapısal açığın nominal milli gelire oranının yüzde yarım hedeflenmesi... Ve bütçe açık oranının yüzde üçün üzerine çıkması halinde, Avrupa Komisyonu'nun devreye girmesi ve yaptırımların uygulanması... Tüm bunlar, ülke egemenlik haklarının AB Komisyonu'na devri anlamına geliyor. Bu yüzden ülkeler, bütçe hakkını kaybetmemek için var güçleriyle disiplin kararlarına uymaya çalışacaklar.
Ayrıca kamu borçlarının milli gelire oranının yüzde 60'ın üzerine çıkması halinde de yaptırım uygulaması, Avrupalı politikacıların başkasının parasıyla iktidarlarını sürdürmelerini engelleyen bir önlem olarak dikkate alınıyor. Bu iki mali karar, Avrupa'nın mali krizine hemen bir çözüm getirmese de, orta vadede işlerin yoluna girebileceğinin sinyalini veriyor.
Gelelim Avrupa Merkez Bankası'nın son para verici birim (lender of last resort) olarak yaptığı uygulamaya... Geçen hafta Avrupa Merkez Bankası 523 bankaya 489 milyar euro üç yıl vadeli yüzde bir faizli kredi vererek nakit ihtiyaçlarını karşıladı. Böylece bankaların Lehman Brothers tarzı batışının yolunu kapattı. Böylece devlet bütçelerine bundan sonra banka batıklarının yük getirme ihtimali ve beklentisi de ortadan kalktı. Eğer "Avrupa'da banka batar" diye bir beklenti yayan varsa hâlâ, onların, piyasalarda oynaklık yaratmaya çalışan spekülatörler olduklarını hemen söyleyelim.
Peki Avrupa'da şu anda en önemli sorun ne? Yunanistan, İspanya, İtalya, Portekiz, İrlanda gibi ülkelerin rekabet gücü kazanmaları en önemli sorun. Bu konuyu kısa sürede çözmek mümkün değil.
Ama bu ülkelerden Yunanistan ve İtalya'da teknokrat hükümetler kuruldu. İspanya'da hükümet seçimle değişti. Belçika'da da uzun bir aradan sonra hükümet kuruldu. Şimdi yeni hükümetler kemer sıkma tedbirleriyle borç yüklerinin artmasını engelleyebilirler.
O halde bu ülkelere Almanya, Fransa, Avusturya, Hollanda, Finlandiya gibi zengin ülkelerden yapılacak mali yardımlar para birliğinin sürdürülmesini sağlar. Hatta rekabet gücü zayıf ülkelerin para birliğinde olması belki de Avrupa'nın zengin ülkelerini çok memnun eder. Niye? Çünkü rekabet gücü olmayan ülkeler, para birliğinde kalıp devalüasyon yapamadıkları için zengin ülkelere iyi bir pazar oluyorlar. İşte bu nedenle, zengin ülkeler kazançlarının bir kısmını onlara yardım olarak aktarmayı severek yaparlar. Bütün bu yeni gelişmeler 2012'de Avrupa'da olumsuz beklentilerin yerine olumlu ekonomik işlemlerin gerçekleşmesini sağlayabilir.
Türkiye'ye gelince... Olumsuz beklenti yaratarak faizleri yükseltmeye çalışan faiz lobisinin ileri sürdüklerinin tam aksine, Türkiye'de yılın son günlerinde özel sektörden iyi haberler geliyor.
Malezyalı Khazanah ve Japon Mitsui ortaklı sağlık firması 1.68 milyar dolar değerindeki Acıbadem Sağlık Yatırım Holding'in yüzde 70'ini satın aldı. Daha önce de yine Ortadoğulu Carlyle Group, Medical Park sağlık tesislerine yüzde 40 ortak olmuştu. Bu yatırımlar, Türkiye'ye doğrudan yatırımların Avrupa'nın yanı sıra Asya'dan da geldiğini gösteriyor. Anlayacağınız, Türkiye faiz lobisinin ileri sürdüğü gibi riskli bir ülke değil. Artık Türkiye, dünya üretiminin büyük bir kısmını gerçekleştiren Asyalı sermayedarların da yoğun yatırım yaptığı güvenilir bir ülke oldu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA