Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Yüksek faiz haksız kazanç değil mi?

Bugün yine Merkez Bankası Para Piyasası Kurulu toplanacak. Toplantı öncesi faiz artırımı için baskılar yapılıyor. Oysa küresel faizler en düşük seviyedeyken Türkiye'nin faiz artırması doğru olmaz.
Bir kere şunu unutmayalım. Dalgalı kur rejiminde döviz kurları iç fiyatlar için bir çapa değildir. Ve yine dalgalı kur rejiminde bir ülkenin reel faiz oranları küresel faiz oranlarından farklı olmamalıdır. Dolayısıyla Türk parasında son bir yılda yaşanan değer kaybı nedeniyle ülkede enflasyonun arttığını ileri sürüp faiz artışı istemek Türkiye'nin uyguladığı dalgalı kur rejimine tamamen aykırıdır.
Hemen belirtmekte fayda var, doların ve euro'nun, enflasyondan arındırılmış faizi yani "reel faizi", kısa ve uzun dönemde negatif seyrederken, Türkiye'de reel faizler, kısa ve uzun dönemde hala pozitif seviyede bulunuyor. İşte bu nedenle faizlerin artmasını isteyenlere katılmak mümkün değil. Eğer Türkiye faizleri yükseltirse ülkeye sıcak para girişi artacağı için Türk parası yine aşırı değerlenir, ihracatta rekabet gücü yine kaybolur ve kaynak dağılımı geçmişte olduğu gibi yine bozulur.
Yaklaşık bir yıl önce Türkiye'de bir dolar, uygulanan yüksek faiz- düşük kur politikası nedeniyle 1.42 lira seviyesindeyken, ekonomi çok kırılgan bir ortamdaydı ama şimdi o kırılganlık bu politikanın terk edilmesiyle ortadan kalktı. Bundan sonra iç ve dış şoklar Türk parasına çok fazla değer kaybettiremez. Bu nedenle Türkiye'de döviz kurundan kaynaklanan bir kırılma olmaz.
Ayrıca bütçe açığı olmadığı için ve cari açık özel sektörün kendi borçlanmasından dolayı kendi riski olduğu için, özel sektör bu riski kendisi yönetebilir. Zaten bu borçların bir kısmının kendi kendisine verdiği borç olduğu da biliniyor. Yani borcun alacaklısıyla borçlusu aynı kişiler. Türkiye'de kazanılan paralar, yurtdışında tutuluyor ve kendi şirketlerine borç olarak veriliyor. Böylece şirket öz sermayesine girmesi gereken paralar borç olarak gözüktüğünden vergi verilmiyor. Banka borçlarına gelince... Banka borçları ise zaten kur risklerine karşı sigorta edildiği için vadeleri geldiğinde ödeyememe sorunu çıkmaz.
Bütün bunları niye anlattığımıza gelince... Dün Avrupa Merkez Bankası, 523 bankaya yüzde bir oranıyla üç yıl vadeli 489 milyar euro borç verdi. Amacı bankaları rahatlatmaktı. Şimdi düşünün, Türkiye faizleri artırsa, yüzde bir faiz oranıyla Avrupa Merkez Bankası'ndan aldığı parayı Türkiye'ye borç veren bir Avrupalı banker haksız kazanç sağlamaz mı? Evet sağlar ve bu kazanca da düpedüz haksız kazanç adı verilir. Hemen bu örnek olaya, "Ama Türkiye'nin tasarrufları düşük, cari açığı yüksek. O halde bu parayı yüksek faizle alması şart" diye itiraz edenler çıkacaktır.
O halde bir örnek daha verelim. Türkiye'nin sadece tasarruf açığı yok, bilgisayar açığı da var. Küresel piyasalarda bin dolara satılan bir bilgisayarı Türkiye'ye bilgisayar açığı var diyerek iki bin dolara satmak haksız kazanç olmaz mı? Olur. Çünkü bir mal, küresel fiyatların çok üzerinde bir fiyata bir ülkeye satılıyorsa bu durum adeta soygun anlamına gelir. Paranın fiyatı da faiz olduğuna göre küresel faizlerin çok üzerinden Türkiye'ye para satmak bir soygundur. Faizler arz ve talebe göre oluşur diyenleri de hemen cevaplandıralım. Tabii paranın fiyatı arz ve talebe göre oluşur ama tam rekabet piyasası varsa doğru fiyat ortaya çıkar. Oysa para ve sermaye piyasaları eksik rekabetin olduğu piyasalardır.
Üstelik bir de uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarına para vererek, "al parayı, Türkiye'nin notunu batmış olan Portekiz'in, İrlanda'nın ve hatta devlet başkanın karısı merkez bankasındaki altınları çalarak kaçmış olan Tunus'un altında bir seviyede düşük tut" diyerek Türkiye'nin risk primini yükseltiyorsanız ve bu yolla doğrudan sermaye girişini engelliyorsanız, bu, Türkiye'de soygunun en ağırı yapılıyor anlamına gelir.
İşte bu nedenle faizlerin artırılmasını istemek haksız kazancın çoğalmasına yol vermek demektir. Dolayısıyla küresel piyasalarda faizler düşük seyrettiği sürece Türkiye'nin politika faizlerini artırması kesinlikle büyük bir hatadır, bunca tecrübeden sonra Türkiye bu tuzağa düşmemelidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA