Dün Türkiye ekonomisinin 2011 temmuz- ağustos- eylül büyüme rakamları açıklandı. Aynı dönemde Çin'in yüzde 9.1'lik büyümesinin ardından, Türkiye, yüzde 8.2'lik büyümeyle ikinci sırada yer aldı. Aynı kategoride gelişmekte olan ülkelerden Hindistan aynı dönemde yüzde 6.9, Endonezya yüzde 6.5, Singapur yüzde 6.1, Meksika yüzde 4.5, Brezilya yüzde 2.1 büyüyebildi. Ayrıca Türkiye, yılın ilk dokuz ayında geçen yılın ilk dokuz aylık büyüme hızı olan yüzde 9.2'yi de aşarak yüzde 9.6 büyüdü.
Türkiye'de yaşanan bu olumlu gelişmeler nedense bazılarının hoşuna gitmiyor. Hatta Merkez Bankası'nın faiz koridorunu eleştiren işadamları bile var. Hiçbir dayanağı olmayan bir akıl yürütmeyle faiz artırımı istiyorlar. Bir sanayicinin faiz artırımı istemesi pek görülmüş duyulmuş bir talep değil. Çünkü faizler finansal maliyetleri çoğalttığı için sanayicinin işine gelmez. Herhalde bizde bazı işadamları hem sanayici hem de bankacı oldukları için yüksek faizle borç verip hem ürettikleri mallardan hem de faizden kazanmak arzusundalar.
Gelelim ekonomideki beklentilere... Hafta sonunda otel yöneticilerine konuşan Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Avrupa'daki büyüyen ekonomik krizin Türkiye'yi etkileyeceğini belirterek, "Bu devir bizi teğet geçti devri değildir" dedi. Önceki krizde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın haklı çıktığını ve krizin Türkiye'ye teğet geçtiğini hatırlatan Koç, ama bu dönemin o günkü dönem olmadığını söyledi. "Avrupa'daki kriz Türkiye'yi de etkileyecektir" diyor. Kısaca Koç'un ekonomide beklentileri olumlu değil.
Daha önce de Taraf'ta yayınlanan Wikileaks belgelerinde, bu defa Mustafa Koç, ABD Büyükelçisi James Jeffrey ile yaptığı konuşmalarda, IMF ile anlaşma yapılmamasından yakınıyor, AKP'nin gidici olduğunu düşünüyordu. Türkiye'nin IMF'siz kotarılan ilk bütçesi olan geçen yılki bütçenin bir "felaket" olduğunu ve yeni bir programın, mali durumu zordaki Türkiye'ye çok yardımcı olacağını söylüyordu. Hükümeti, "derin denizle şeytan arasında sıkışmış" görüyordu. Zira bir yandan, Türkiye bir IMF programına ihtiyaç duyuyor, diğer yandan bir IMF programının, 2011 parlamento seçimleri öncesinde popülist politikaların uygulanmasını önleyeceğini düşünüyordu. Koç bu bakışla, IMF ile müzakerelerde tıkanma yaratan asıl noktaları teknik değil, siyasi olarak görüyordu.
Aynı Koç, AKP'nin 2011 parlamento seçimlerinde, 2009 yerel seçimlerinde olduğundan daha kötü performans göstereceği ve kısmen, iktisadi krizi tam da iyi yönetememesi nedeniyle, parlamentodaki çoğunluğunu bile yitirebileceği değerlendirmesinde bulunarak bir koalisyon hükümeti kurulmasının -AKP- MHP ya da CHP- MHP- kendisini şaşırtmayacağını söylüyordu.
Mustafa Koç'un ileri sürdüğü bu görüşler, öngörüler gerçekleşmedi. Türkiye, IMF ile anlaşma yapmayarak bütçe vesayetinden kurtuldu. Bütçe açığı ve borç yükü azaldı. Bütçe harcamaları fakirlerin lehine değiştirilerek sağlık ve eğitim harcamaları Cumhuriyet tarihinde ilk defa askeri harcamaların üzerine çıktı. Koç'un ileri sürdüğünün aksine ekonomi 2010'da yüzde 9, 2011'in ilk dokuz ayında da yüzde 9.6 büyüdü. Türkiye çapında çalışan ve ülke genelinde nabız tutabilen Koç'ların ekonomik ve siyasi tahminleri bu dönemde nedense pek tutmuyor.
Tekrar Rahmi Koç'un konuşmasına dönersek... Rahmi Koç'un hüzünlenmesine gerek yok. Türkiye ekonomisi iyi yolda. İmalat sanayi endeksi artarken cari açık azalıyor. Ayrıca Türkiye son bir yıla yayarak devalüasyon yaptığı için artık iç ve dış şoklara karşı ekonomi daha da dayanıklı hale geldi. İhraç ürünleri rekabet gücü kazandı. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde karamsar olmaya gerek yok.
Koç'un bunu görmemesi mümkün değil. Peki ekonomideki iyi gidişe rağmen Koç niye hüzünlendi dersiniz... Belki yıl sonu geldi çalışanlar zam isteyecek düşüncesiyle beklentileri olumsuza çevirip işçilere "zam istemeyin hatta işinizi korumaya bakın" mesajı veriyordur kim bilir.
Aslında Koç, Başbakan Erdoğan'ın devlet bütçesi yönetimindeki başarısını kendi şirketlerinin yönetiminde örnek alsa böyle içi kararmaz. Çünkü Başbakan kamu bütçesini iyi yöneterek Türkiye'nin değerini artırdı. Bu arada Koç'un şirketlerinin değeri de çoğaldı. Anlayacağınız ekonomide iç daraltıcı olumsuz bir gelişme yok. Hele hele Koç gibi işadamlarının hüzünlenmesine hiç gerek yok.