Avrupa Para Bölgesi'nde yaşanan mali kriz derinleştikçe sorunun çözümü için farklı öneriler de gelmeye başlıyor. Avrupa Komisyonu'nun eski başkanı ve euronun kurucusu olarak bilinen Jacques Delors, The Telegraph'a verdiği söyleşide, meselenin Avrupa'nın politikalarına duyulan kuşkudan kaynaklandığını belirtiyor. Euro bölgesinde yaşanan krizin tümüyle bir mali kriz olmadığını ileri sürüyor. Bu nedenle de, krizi önlemek için önce ateşi söndürmek, ardından da yeni bir mimariyle Avrupa'yı inşa etmek gerektiği görüşünü savunuyor.
Peki Delors'un yeni mimariden kastettiği ne? Delors'a göre, Batı liderliğini kaybedebilir ama Avrupa, Batı'yı Batı yapan değerleri İngiltere ve ABD birlikte korumalı. Delors, Batı'yı Batı yapan değerleri, "Judeo- Hıristiyan orijin, Yunan felsefesi, Yunan demokrasisi, akılcılık ve Fransız ihtilali" olarak sıralıyor. "Biz Çin devlet başkanına ne yapacağını söyleyemeyiz. Diğer toplumlar da kendi değerlerini korumak ister, biz de kendi değerlerimizi korumalıyız. En büyük görev budur" diyor.
On yıl süreyle 1985-1995'te AB Komisyon başkanlığını yapan Delors'un krizden çıkış için ekonomi dışı değerleri ileri sürmesi, Avrupa'nın bir uygarlıklar çatışmasına kapı açması anlamına da geliyor. Çünkü yaşadığı mali kriz nedeniyle ekonomisi bozulan Avrupa'nın, küresel ekonominin değerleriyle değil de Batı'yı Batı yapan değerleri sahiplenerek yeniden doğacağını düşünmek, Çin ve diğer toplumların kendi değerlerini korumak istediğini ileri sürmek, içe kapanmak anlamına gelebilir. Böylece Çin'den Hindistan'a, Doğu Avrupa'dan Afrika'ya, tüm kültürleri dışlayan bir yeni Avrupa ideali ortaya çıkabilir. Zaten son dönemde Avrupa'da işsizlik yüzde 10.3'e yükselince, pek çok politikacı serbest dolaşımın kısıtlanmasını gündeme getirmeye başladı.
Avrupa'da yaşanan mali krizin, sonunda gelip Judeo-Hıristiyan orijine dayandırılması, Musevi ve Hıristiyan değerlere sahip olmayan bizim gibi Müslüman ülkelerin, Budist, Şinto ve diğer inançların resmen dışlanmasına yol açabilir. Oysa işin bu noktaya varması Avrupa ekonomisinin çözümsüzlüğe itilmesine neden olur. Çünkü artık küresel ekonomide küresel üst yapı ve değerler oluşurken, bunları dışlayıp kendi içine kapanmak hiçbir ülkeye ve bölgeye fayda sağlamaz. Ama maalesef Jacques Delors'un, röportajında euro krizini ancak Batılı değerler sistemine dönmenin çözeceğini ileri sürmesi pek öyle geçiştirilecek bir düşünce değil. Çünkü pek çok Avrupalı'nın böyle düşündüğü söylenebilir.
O halde ne olacak? Liderlikten vazgeçen Batı'nın yerine, küresel üretimin çoğunluğunu yapmaya başlayan gelişmekte olan ülkelerin yarattıkları yeni küresel değerler dünyaya hâkim olacak. Bir büyük değişimin tam ortasında bulunuyoruz. Nedeni, 11 Eylül 2001 saldırılarına dayanan 2008 ve sonrasında yaşanan mali kriz, Batılı dünya liderliğini sona erdiriyor. Yerine yeni küresel ekonominin "refahı" öne çıkaran değerleri yükseliyor. Türkiye de bu dönüşümde dünya takımının yeni oyuncusu olarak yerini alıyor.