Türkiye'de fert başına gelir dokuz yılda üç kat artı. Özellikle kamu maliyesinde uygulanan disiplin sayesinde kamu kesimi borçlanma gereği azaldı. Devletin iki yakası bir araya geldiği için devlet piyasalardaki parayı silip süpürmedi ve para özel sektörün kullanımına kaldı.
Böylece enflasyon ve faizler tek haneye geriledi, paranın maliyeti ucuzladı. Özel sektör yatırım yapabilir hale geldi. İşte artan bu özel sektör yatırımları refahı çoğalttı. Ama bu süreci sürdürebilmek, refahı aynı hızla artırmak için bundan sonra ciddi olarak bürokrasiyle savaşmamız gerekiyor.
Bürokrasiye dair bir elektronik posta geldi önceki gün. Bakın ne diyor:
"2005'te rüzgârdan elektrik üretmek için Enerji Piyasası Denetleme Kurumu'na müracaat ettik.İnanır mısınız, 2011'in Mayıs ayında lisansı ancak alabildik. Bundan sonra 1.5 yıllık bürokrasi daha var.Temel atmaya gelme aşaması 7.5 yıl olan bir ülkede, hangi cari açığa merhem olunacak? Maalesef hiçbir iktidar, AK Parti dahil, bürokrasiyi aşamamıştır. S.E."
Türkiye'de iş yapmanın atılan pek çok adıma rağmen zor olduğuna AB de dikkat çekiyor. AB'nin 2011 yılı İlerleme Raporu bu konuda ne diyor onu da hatırlatalım...
"Türkiye'de iş kurma süreci oldukça maliyetli olup, kişi başına düşen milli gelirin % 17.2'sine tekabül etmektedir. Türkiye'de şirket tasfiyesi 3.3 yıl sürmekte ve alacaklılar alacaklarının yalnızca ortalama % 20'sini tahsil edebilmektedir. Ticari sözleşmelerin uygulamaya geçirilebilmesi için 35 işlem gerçekleştirilmesi gerekmekte ve ortalama 420 gün süren uzun bir süreye tekabül etmektedir. Ticaret mahkemeleri hâkimlerinin ihtisaslaşma düzeyleri yetersiz olup, davaların uzamasına yol açmaktadır. Bilirkişi sistemi, paralel bir yargı sistemi işlevi görmeyi sürdürmektedir" diye uyarıyor bizi AB de...
Zaten bu durumun sonuçları da yaşanıyor. Türkiye, Dünya Bankası'nın hazırladığı "kolay iş yapma sıralaması"nda 2011'de 65'inci sıradan 2012 Raporunda 71'inci sıraya geriledi bu nedenle.
Peki ekonominin önündeki en büyük engel olarak duran bu bürokrasiyi nasıl aşacağız? Bu büyük engeli ancak yeni Anayasa ile aşabiliriz. Hemen bir örnek verelim, Anayasa'nın 128'inci maddesi "devletin asli ve sürekli işleri devlet memuru eliyle görülür" diyor. İşte bu madde anayasada kaldıkça bu ülkede bürokrasiyi kırmak mümkün değildir. Bu maddeye dayanarak altyapı için kullanılan yap- işlet, yap- işlet- devret ve kamu- özel ortaklığı finansman yöntemleri yargı kararıyla engellenebilir. Zaten yıllardır engellendi de. Engellenmeseydi şimdi fert başına gelir 20 bin doları aşardı. Türkiye ekonomisinin büyümesini isteyemeyenler yatırımları yargı kararıyla kolayca durdurdular ve hala durdurabilirler.
O halde yeni anayasa kesinlikle en kısa sürede yapılmalı. Oysa işlerin yeni anayasa yapılacak gibi gitmediği anlaşılıyor. Dün Taraf'ta Neşe Düzel'le konuşan Türkiye'nin en yetkin siyaset bilimci ve anayasa hukukçularından Prof. Dr. Ergun Özbudun "Bırakın anayasayı tamamlamayı, yeni anayasaya başlayacağımızdan bile şüpheliyim ben. Uzlaşma Komisyonu ölü doğdu. Çalışmasını düzenleyen 15 ilke, sanki baştan anayasa yapılmasın diye konuldu. Bu Komisyon düzeniyle şu anda yeni anayasa yapmak mümkün değil" diyor.
Anlayacağınız seçimden önce dört siyasi parti de yeni anayasa vaadiyle seçmenden oy topladı ama sonra bundan hep birlikte adeta vazgeçmişler ve yeni anayasayı yapmamak için bir komisyon kurmuşlar.
Peki yeni anayasa yapılmazsa ne olur? Yeni anayasa yapılmazsa bürokrasi giderek AK Parti'yi yener. Yüksek oranlı ve sürdürülebilir bir büyüme hızı sağlanamaz. Statükocu İstanbul sermayesi bürokrasiyle el ele tekrar askeri vesayeti güçlendirir, bütçeyi kendi lehine kontrol etmek için IMF'yi getirir. Devlete eskiden olduğu gibi rantlarını kollamak için kendisine hizmet edecek bürokratların atanmasını sağlar.
Böylece sağlık ve eğitim harcamalarını azaltır, askeri harcamaları çoğaltır. Halkın refahı düşer, statükocu İstanbul sermayesi zenginliğine zenginlik katar. Anadolu sermayesini de tekrar kendisine bayi yapar, onlara üretim yaptırmaz. Böylece AK Parti'nin başarıları tarihte bir anı olarak kalır. İşte bu nedenle diğer partiler engellese bile AK Parti yeni anayasayı ne olursa olsun halkın önüne koymalı. Koymazsa, çok geçmeden iktidardan gidiş bileti kendi önüne konur.