Türkiye son yıllarda kuraklık yaşadı. Özellikle 2007 ve 2008'de buğday üretimi 17 milyon tona kadar geriledi. Bu yıl ise tam tersi yaşandı, toplam 20.9 milyon ton buğday üretilerek son altı yılın üretim rekoru kırıldı. Dünya buğday üretimi ise bu yıl 679 milyon ton olarak tahmin ediliyor. Dünya buğday talebi de üretime paralel artıyor ama stokta 193 milyon ton buğday bulunduğu için bir arz sorunu yaşanmıyor.
Peki buğday üretimi niçin önemli? Buğday üretimi önemli çünkü buğday hasadının iyi olması çiftçinin alım gücünü çoğalttığı için ekonomiye canlılık getiriyor, aksi takdirde Anadolu tüccarının işleri küçülüyor. Nitekim yaşanan kuraklıkla birlikte tarımın milli gelir içindeki payı 2007'de yüzde 7.6 düzeyine gerilemiş ve ekonominin genel olarak büyüme hızı da yavaşlamıştı.
Kuraklık bitip de yağışlar yeterli olunca, 2010'da tarımın milli gelirdeki payı tekrar yüzde 8.4'e yükselerek, parasal olarak 63 milyar dolara ulaştı. Böylece Türkiye dünyanın altıncı büyük tarım üreticisi olarak küresel sıralamaya girdi. 2011'in ilk sekiz ayında da tarımsal ürün ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22 artarak 8.6 milyar dolara ulaştı. Bu yıl da tarım sektörünün ekonomiye katkısının olumlu olacağını söyleyebiliriz.
Tarımın istihdamdaki payına gelince... Türkiye'de tarım sektöründe 5.7 milyon kişi çalışıyor. Ve istihdamın yüzde 25.2'sini tarım sektörü oluşturuyor. Avrupa Birliği'nde ise toplam tarım istihdamı 28 milyon kişiyi buluyor.
Gelelim AB ülkelerinin tarım destekleriyle bizim desteklerimizin kıyaslanmasına... AB bütçesinden her yıl tarıma 75 milyar dolar karşılıksız yardım yapılıyor. Böylece tarımla uğraşanlara kişi başına AB yardımı 2 bin 680 doları buluyor. Bu rakam sadece AB bütçesinden her yıl kişi başına yapılan tarımsal yardımı gösteriyor. Ayrıca her ülke kendi bütçesinde de tarımsal yardım yaptığı için kişi başına yardım tutarı yaklaşık 5 bin dolara çıkıyor.
Türkiye'de ise tarımla uğraşan kişi başına tarımsal bütçe desteği ancak 760 dolara ulaşıyor. Çünkü 2012'de tarıma yapılacak devlet yardımları 4.2 milyar dolar olarak açıklandı. Bu kıyaslama da gösteriyor ki, Türkiye'nin tarımda verimini çoğaltması için daha fazla desteğe ihtiyacı var.
Hayvancılıktan bir örnek verelim, ülkemizde 11.4 milyon sığır, 23.1 milyon koyun var. Türkiye'de sığır karkas ağırlığı 216 kilogram ve yıllık süt verimi 2 bin 800 kilograma ulaşıyor. Oysa aynı sığırın AB ülkelerinde karkas ağırlığı 280 kilogram ve yıllık süt verimi 6 bin kilogramı buluyor. Peki aradaki bu fark nereden kaynaklanıyor? Tabii ki AB'nin Türkiye'nin 6.5 katı fazla verdiği tarımsal desteklerden kaynaklanıyor. Yoksa bu yüksek verimlilik, Avrupalı çok becerikli olduğundan değil. Zaten Avrupa'da yaşanan mali krizi görüyoruz. Alınan devlet yardımlarının adeta ahlaki zafiyete dönüşmesi, Avrupa'yı batırdı. Dolayısıyla "Avrupa'da tarım bizden daha verimli" diyerek söze başlayanların devlet yardımlarını dikkate alarak konuşmasında fayda var.
Niçin anlattık bütün bunları? Bizim çiftçimize de AB'deki gibi yüksek tutarda devlet yardımı verilirse, onların Avrupalı çiftçiden daha verimli ürün elde edebileceğini açıklamak için.