Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Dövizde spekülasyon olduğu ortaya çıktı

Son iki günde birdenbire döviz fiyatları yüzde dört değer kaybetti. ABD doları 1 lira 83 kuruştan 1 lira 76 kuruşa kadar geriledi. Peki döviz fiyatlarındaki bu gerileme ne anlama geliyor?
Demek ki döviz alarak fiyatları yükseltenlerin gerçekten dövize ihtiyacı yokmuş. İşte bu anlama geliyor. Çünkü dövizle ödemesi olanların ellerindeki dövizleri Merkez Bankası toplantı yapacak diye satmaları düşünülemez.
"O halde niye döviz satın alınıp fiyatlar yukarı çekildi?" sorusu akla gelebilir. Bunu yapanlar dövizi ucuza alıp pahalıya satarak para kazanmak isteyen spekülatörler. Bilindiği gibi spekülasyon bir suç değil. Ama bir de manipülatörler var. Onlar, döviz fiyatlarını yükselterek faiz artışı isteyen kolay kazanmaya alışmış faiz lobisinin adamları.
Dün Merkez Bankası Başkanı onlara da değinerek "döviz kurunun iktisadi temelden kopuk düzeyde seyretmesine izin vermeyeceklerini" söyledi. Kısaca dün Merkez'in açıkladığı fiyat istikrarı, faiz politikası, döviz rezerv politikası, zorunlu karşılık politikası ve finansal istikrardan oluşan beş maddelik eylem planı dövizi ucuza alıp pahalıya satmaya çalışanları ve faiz lobisini zarara uğrattı. Ellerinde tuttukları dövizlerden iki günde yüzde dört zarar ettiler. Ayrıca bir de döviz zararının üzerine yüksek fonlama maliyetinden zarara uğradılar. Anlayacağınız, dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan oldular.
Şimdi faiz lobisi bu zararını kâra dönüştürmek için tekrar dövize spekülatif ataklar yapabilir. Hatta yabancı basında yeni yazılar çıkartıp Merkez'in eylem planının tutarsız olduğundan bahsettirebilir, bu yorumları da TV'lerden okutturabilir. Bunları dinleyin ama inanmayın. Çünkü aynı lobiler 2008'de de "IMF'den 35 milyar dolar borç alınmazsa Türkiye batar" diyerek yabancı basında yazılar çıkarttılar. Türkiye ekonomisi IMF'den borç almayarak güçlendi ama bu yazılarda " Türkiye ekonomisi batacak" diyenlerin çalıştıkları yabancı bankalar battı biliyorsunuz.
Hemen hatırlatmakta fayda var. Kamu mali yönetiminde disipline uyulduğu takdirde Türkiye ekonomisi iç ve dış şoklara karşı dayanıklı kalacaktır. O halde nedir mali disiplin? Bütçe açığı küçük ve kamu borç yükü düşük olursa mali disipline uyuluyor anlamına geliyor. Mali disiplinde bozulma olmadığı sürece endişelenmeye gerek yok.
Gelelim Merkez'e göre enflasyon beklentilerine... Merkez, 2011'de enflasyonun yüzde 7.8 ile 8.3 aralığında, 2012'de yüzde 3.7 ile yüzde 6.7 aralığında olacağını tahmin ediyor. Orta vadede ise enflasyonun yüzde 5 seviyesinde istikrara ulaşacağını düşünüyor. Enflasyonda yıl hedefi olan yüzde 5.5'ten sapma olduğunu söyleyebiliriz. Ama aynı durum ABD'de de var. Beklenen enflasyon yüzde 1.5 seviyesindeyken eylülde yıllık enflasyon yüzde 3.9'a yükseldi. Neredeyse beklentinin iki katını aştı. Ama ABD Merkez Bankası faiz artırımına gitmedi ve 2013'ün ortasına kadar da faizleri artırmayacağını taahhüt etti.
Peki Türkiye'yi bekleyen riskler neler? Merkez'e göre, Euro bölgesindeki devlet borçlarının yüksek olması önemli bir risk. Yine Euro bölgesi bankalarının sorunları da bizim için bir risk. Çünkü Avrupa'da devlet borçlarına ve bankaların sermaye yetersizliğine çözüm bulunmadığı takdirde küresel mali piyasalar karışabilir. Ayrıca Avrupa'nın alacağı aşırı kemer sıkma tedbirleri de ihracatımızı olumsuz etkileyebilir. İşte bu nedenle küresel ekonomide yaşanacağı düşünülen durgunluk nedeniyle iç pazarı canlı tutmakta fayda var. Daha da ötesi mecburiyet var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA