Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Öğretmen, itfaiyeci ve polislerin maaşına zam

ABD Başkanı Barack Obama, Wall Street işgalcileri işi büyütüp 82 ülkeye yayınca hareket geçti. Obama, bu hafta Kongre'ye öğretmen, itfaiyeci ve polislerin maaşının artırılması için 35 milyar dolar tutarında bir ödenek artışı yasası gönderecek. Zira Wall Street işgalcilerinin başını öğretmenler çekiyor.
Peki bu Wall Street işgalcileriyle Obama arasında bir ilişki var mı? Cumhuriyetçi Parti taraftarlarına göre var. Çünkü Çay Partisi geçen yıl meydanları işgal ettiğinde, ekonomide "küçük devlet"i savundular. "Benim ödediğim vergileri işsizlere, fakirlerin sağlık hizmetlerine veremezsin" diyerek Obama'nın sosyal yardımlarına karşı çıktılar. Bir anlamda Cumhuriyetçi Parti'ye ideolojik destek verdiler. Çay Partisi'nin Cumhuriyetçilere desteği hâlâ sürüyor.
Wall Street işgalcileri ise Çay Partisi taraftarlarının aksine, devletin bankaları ve sanayi şirketlerini kurtardığını ama konut kredisini ödeyemediği için evinden atılan ailelere yardım etmediğini ileri sürüyorlar. Dolayısıyla fakirlerin yanında duran bir devlet istiyorlar, toplanan vergilerin daha büyük bir bölümünün fakirler yararına kullanılmasını talep ediyorlar. Ayrıca azınlık gruplara yapılan ayrımcılığa da karşılar. Özellikle Müslümanlara olan ayrımcılığı protesto ediyorlar.
Peki işler niye bu noktaya geldi? Çünkü şirketler, 2008 krizinin ardından tasarruf amacıyla pek çok çalışanı işten çıkardı. Devletten aldıkları yardımları ise yatırıma yöneltmediler. Aslında bu kararlar şirketler için hata oldu. İşsizlik artınca şirketlerin ürünlerine talep de azaldı. Çünkü maaş alamayan çalışanlar tüketimlerini kıstılar. Dolayısıyla toplam talep artmadı ve böylece 2008 mali krizi ekonomik krize dönüşüp kalıcı bir hale geldi.
Halbuki Başkan Obama'nın yeni istihdam projeleri engellenmeseydi, daha fazla kamu harcaması yapılarak ekonomi canlandırılabilirdi. Yeterli harcama yapılamadı. Oysa 15 trilyon dolarlık bir ekonomiyi harekete geçirmek için daha fazla harcama yapılması gerekiyordu.
Peki bütün bu yaşananlar kapitalizmin sonunu mu getirdi? Aslında bugün yaşananlara bakarak "Marx intikam alıyor" diyebiliriz. London School of Economics'den ünlü Marksist iktisatçı Meghnad Desai bütün bu konuları 2002'de yazdığı "Marx'ın İntikamı" (Marx's Revenge) kitabında araştırdı. Desai, kitabında 1989'da duvarın yıkılmasının ardından Marx'ı yeniden değerlendirdi.
Desai'ye göre birinci nokta şu. Karl Marx, imalat sanayisinin devletleştirilmesini hiç desteklemedi. Piyasanın yerine "merkezi planlamayı" da önermedi.
İkincisi: Marx, serbest ticareti destekledi ve dış ticaret kotalarına ve yüksek gümrük vergilerine karşı çıktı.
Üç; Marx, siyasi hayatta tek bir siyasi partinin tekelini uygun görmedi ve asla komünist partisi adını kullanmadı. Marx ve Engels'in partisi, işçilere önderlik edecek bir partiydi. Ve Marx hiç siyasi parti kurmadı.
Dört;
Marx, siyasi güç kazanmak için terörün kullanılmasını lanetledi ve terörden yana olan Blanquistler'i aforoz etti.
Beş; Marx'ın kapitalizmle arası iyi değildi ama onun iyi bir öğrencisi oldu. Kapitalizmin kendi dinamiklerinin işleyişi sonucunda er ya da geç "komünizm" ile yer değiştireceğini ileri sürdü. Devlete sosyalist devlet olarak bakmadı. O, işçilerin durumunu iyileştiren bir devlet tasarladı.
Marx'ın sıraladığımız bu görüşleri günümüzde ortaya çıkan gıda ve enerji fiyatlarındaki artışların nedenlerini aslında bize açıklıyor. Zengin ülkelerin yüksek gümrüklerle ve kotalarla kendi tarım sektörlerini korumaları piyasa mekanizmasını devre dışı bıraktı, küresel gıda fiyatlarını artırdı ve spekülasyona ortam hazırladı. Çünkü gelişmekte olan ülkeler, zengin ülke pazarlarına tarım ürünü satmaları engellendiği için tarımsal üretimlerini artıramadılar. Yeni tarım alanları bu nedenle açılamadı. Tarım alanlarının bir kısmı enerji alternatifi ürünlere ayrılınca da mevcut tarım alanları yetersiz kaldı. Gıda fiyatları hızla arttı.
Enerji ürünlerindeki üretim kotaları ise fiyat mekanizmasının işleyişini iyice bozdu. Petrol üretimi karteller yoluyla yapıldı, fiyatlar, piyasa yerine kartellerin planlarına göre belirlendi.
Merkezi planlamayı savunmayan, endüstrinin devletleştirilmesine karşı çıkan ve işçilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesini amaç edinen bir devlet yapılanması, aslında bugün yaşanan piyasa ekonomisinin sorunlarını çözebilir. İşte bu nedenle Marx'ı yeniden değerlendirip onun görüşlerini doğru yorumlamakta fayda var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA