Yunanistan, bugüne kadar bir ülkeye verilen en büyük kurtarma yardımına rağmen ekonomide işleri bir türlü yoluna koyamıyor. Hatırlayacaksınız, IMF, Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Konseyi üçlüsü, bu ülkeye, iki yardım paketi halinde toplam 219 milyar euroluk bir imkân sağlamıştı. Ama bu imkânı kullanması için Yunanistan'ın yapması gerekenler var.
Yunanistan'ın en başta, bütçe açığını, 2014'te milli gelirinin yüzde üçünün altına düşürmesi gerekiyor. Bu oranı tutturması için kamu harcamalarını kısması ve aynı zamanda da vergileri artırması şart. Bunlara ilaveten, Yunanistan'dan 2014 yılı sonuna kadar ailenin gümüşlerinden 50 milyar euro tutarında satış yapması yani hızlı bir özelleştirme uygulamasına girişmesi isteniyor. İşte bu noktada Yunanistan'da işler karışıyor. Maliye Bakanı Evangelos Venizelos, "küresel ekonomide durgunluğa girme tehlikesi varken, biz nasıl kamu harcamalarını kısıp vergileri artıracağız?" sorusunu soruyor ve böyle bir politikanın Yunanistan ekonomisini daha da kötü hale getireceğini ileri sürüyor.
Venizelos telaşlanmakta haklı. Çünkü Yunanistan'ın 350 milyar euro'yu bulan kamu borcunu ödeyebilmesi için ekonominin büyümesi şart. Oysa Yunanistan ekonomisi geçen yıl yüzde 3.9 küçüldü, bu yıl gene yüzde 5 küçüleceği tahmin ediliyor. Bir de kamu harcamalarının azaltılması ve vergilerin artırılması, borç verenlerin istediği gibi yapılırsa, Yunan ekonomisi daha da daralabilir.
Peki kurtarıcılar Yunanistan'dan tam olarak ne istiyor? IMF, Avrupa Merkez Bankası ve AB Komisyonu, Yunanistan'da 2 Eylül 2011'de yaptığı beşinci gözden geçirme toplantısında, bu yıl bütçe açığının milli gelire oranının Yunanlı uzmanların tahmini olan yüzde 8.1'in aksine yüzde 8.8 olacağına dikkat çekti. Halbuki resmi hedef olarak bütçe açığının milli gelire oranı bu yıl için yüzde 7.8 olarak belirlenmişti. Bu nedenle de yardım veren üçlü, şimdi Yunan hükümetinden ek vergi almasını ve harcama kısıntısı yapmasını istiyor.
Gelelim Yunanistan'ın küresel piyasalara olan etkisine... Kurtarıcı üçlünün 2 Eylül'deki toplantısının ardından, IMF ve diğer kurtarıcılar Atina'yı geçici olarak terk etti. Bunun üzerine bir yıl vadeli Yunan tahvillerinin faizi yüzde 70'e, iki yıl vadeli olanların faizi ise yüzde 50'ye kadar yükseldi. Bu artışa, 2012 bütçesinin açık tutarı ve ekonomik büyüme için gereken reformların teknik çalışmalarının hâlâ ortada bulunmaması yol açtı. IMF, eylül ortasında tekrar Atina'ya döneceklerini belirtiyor ama bu uzayan süreç yatırımcıları haklı olarak tedirgin ediyor. Hemen unutmadan belirtelim, Yunanistan'ın hedeflerinden saptığı tespiti basına yansıyınca, cuma günü hisse fiyatları Fransa'da yüzde 3.9, Almanya'da yüzde 3.6 geriledi. Çünkü Yunanistan'ın kurtarma planını tam olarak uygulamaması en çok bu iki ülkeyi ilgilendiriyor. Fransız bankalarının, Yunanistan tahvillerinden dolayı taşıdığı risk 62 milyar, Alman bankalarının ise 50 milyar euro'yu buluyor.