Dün Brezilya Merkez Bankası hiç beklenmedik biçimde politika faizlerini yarım puan indirdi. İndirimin nedeni, ABD ve Avrupa'nın zengin ülkelerinde ortaya çıkan durgunluk belirtisi olarak gösteriliyor. Oysa bu yıl Brezilya Merkez Bankası tam beş kez faizleri artırarak yüzde 12.5 seviyesine kadar yükseltmişti.
Brezilya Merkez Bankası'nın son faiz indirim kararı, bizim Merkez Bankası'nın, faizleri, tam zamanında doğru bir kararla indirmesinin ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor. Çünkü Brezilya'da da kredi hacmi son bir yılda 19 genişlemişti ve enflasyonist bir baskı olacağı yönünde tespitler vardı. Bu şartlara rağmen zengin ülkelerin ekonomik durgunluğa girdiğini gören Brezilya hemen faizleri geriletti. Hatta Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff'in yıl başında enflasyona karşı aldığı daraltıcı mali önlemleri kaldırmak için adımlar atabileceği bile konuşuluyor.
Gelelim zengin ülke ekonomilerinde yaşanan durgunluğun neden olduğu yeni gelişmelere... Citigroup ekonomistlerinin yaptığı araştırmaya göre, gelişmekte olan ülkelerin halen yüzde 25 olan kendi aralarındaki ticaret hacmi 2030'da yüzde 48'e çıkacak. Yani gelişmekte olan ülkeler artık kendi aralarında alım gücü yüksek olan zenginleşen yeni bir dünya kuruyorlar. Kısaca dünya ekonomisi gelişmekte olan ülkelerin belirlediği yeni trendler doğrultusunda gelişiyor.
Hatta çokuluslu firmalar da artık gelişmekte olan ülke piyasalarından elde ettiği kârlarla yaşamlarını sürdürüyorlar. Siemens firmasının satışları gelişmekte olan ülkelerde artıyor. Citigroup Başkanı Vikram Pandit'in verdiği bilgiye göre, gelirleri bu yıl Latin Amerika ve Asya ülkelerinde bankacılık faaliyetleri üzerinden yüzde 13 çoğalıyor. İşte bütün bunlar, dünyada zengin ülkelerin gerilemeye başladığını, Çin, Rusya, Brezilya, Hindistan, Türkiye, G.Kore, Endonezya ve Meksika gibi gelişmekte olan ülkelerin önderliğinde yeni bir dünya kurulduğunu bize gösteriyor. Dolayısıyla son günlerde zengin ülkelerde yaşanan devletin mali kriziyle başlayan durgunluk, gelişmekte olan ülkelerin dinamizmiyle aşılacak.
Gelelim bizim faiz lobisini kahreden karara...
Türkiye Merkez Bankası gerçekten önemli bir ayrışma gösterdi. Başkan değişimiyle, Merkez, faiz lobisinin hegemonyasından kısa sürede kurtularak, yüksek faiz-düşük kur çemberini kırıp eski fikirleri yıktı. Ve yeni bir politika izledi ve zengin ülkelerin krizini zamanında görüp hemen faiz indirimine giderek diğer gelişmekte olan ülkelere de yol gösterdi. Beklenmedik bu son kararıyla, Brezilya da bizim Merkez'in politikasını benimsedi.
Bu karar bizdeki faiz lobisini tabii ki kahretti. Çünkü sürekli olarak faiz artırımı isteyen bu lobi, Merkez'in hatalı olduğu propagandasını yaptı ve yapıyor. Hatta Türkiye'ye haksız olarak verilen kredi notunu bile görmezden gelip, bunlar adeta kredi derecelendirme kuruluşlarını haklı buluyorlar.
Aralarında sahte Hazine tahvili satanların da yer aldığı bu faiz lobisi, hizmet ettiği kolay para kazananların çıkarlarını düşünmekten küresel dönüşümü göremiyor. Oysa dünya çok radikal bir biçimde değişiyor.
Türkiye de bu değişime kâh paralel davranıyor, kâh bu değişimin öncüsü oluyor.
Üretim yapmadan, askeri vesayeti kullanarak para kazananların dönem bitti. Bütçeyi yağmalayarak, ülkeye düşük not verdirerek, ideolojik yargı kararlarıyla yerli ve yabancı yatırımları engelleyerek, yeni demokratik anayasa yapımına karşı durarak faizleri yükseltip kolay para kazanma devri bir daha geri gelmemecesine kapandı. Yeni Türkiye'nin ve yeni dünyanın kendileriyle vedalaştığını bir anlayabilseler, bu kadar çok bağırmayacaklar ve en azından böylesine utanılacak durumlara düşmeyecekler.