Amerika'da muhalefetteki Cumhuriyetçi politikacılar, kamu borçlarının faizlerinin ödenmemesi yönünde bir plan içinde. Bu planı da Beyaz Saray'a dayatıyorlar. Amaçları, kamu harcamalarını azaltmak. Ama dün Çinli yetkililer "sakın ateşle oynamayın" diyerek, Beyaz Saray'ı uyardı. Borç faizlerinin ödenmesinin geciktirilmesinin teknik olarak temerrüt anlamına geleceğini ileri sürdüler. Ve dünya ekonomisinin istikrarsızlığa sürükleneceğini belirttiler.
Peki ABD borçlarını ödeyebilir mi? ABD'nin bu yıl federal bütçe açığı 1.4 trilyon dolar olacak ve bu tutar ABD milli gelirinin yüzde 9.8'ine denk düşüyor. Amerikan ekonomi yöneticilerinin hemen bir ekonomik istikrar programı hazırlaması şart. Aksi takdirde Çin, elinde tuttuğu bir trilyon dolarlık Amerikan Hazine bonosuyla ortada kalacak. Yani Çinlilerin alın terinin üzerine ABD devleti oturacak. Tabii Çin buna razı olur mu? "Aman ha" diye itiraz ediyor.
Anlayacağınız, ABD'nin durumu Yunanistan'dan farksız. ABD herhalde, borçlarının karşılığında Çinlilere toprak vererek durumunu kurtarabilir. Gelelim Türkiye'ye... "Ekonomide son dokuz yılda ne yapıldı" diyerek, başarıları hafife alanlara, ABD ve Yunanistan'ın kamu maliyeleri örnek olarak gösterilebilir. Türkiye'nin bütçe açığı yüzde 3'ün altına düştü, son 200 yıldır ilk defa Türkiye'nin maliyesi Batı karşısında göreli olarak sağlam bir noktaya geldi. İşte bu güçlü maliye, kolay para kazanmayı ortadan kaldırdığı için yüksek faiz lobisi çok ra hatsız. Çünkü ABD'ye giden paranın bir kısmı daha güvenli olduğu için Türkiye'ye gelecek. Böylece faizler daha da gerileyebilecek ve kısa vadeli reel faizler sıfırın altına inecek. Seçimden sonra olumlu gelişmeler hızlanacak.
***
Cevap ve düzeltmedir
Gazetenizin 14.03.2011 tarihli nüshasında Süleyman YAŞAR'ın köşesinde yayınlanan
"Başbakanı kim protesto ettirdi?" başlıklı hakaret ve iftiralar içeren gerçek dışı yazıda;
Müvekkili haksız ve mesnetsiz olarak Beyaz Türk olarak nitelendirip, Galatasaray Spor Kulübü'nün yeni sahasının açılışı sırasında yaşanan elim bir takım olayın sorumlusu olarak göstermiş, büyük bir camia olan ve müvekkilimin de haklı bir üne sahip olduğu, sevildiği Galatasaray camiası karşısında ve kamuoyu önünde müvekkilimi küçük düşüren, ağır suçlamalara, nitelemelere haksız ve hukuka aykırı olarak yer vermiştir. Yayınlanan yazı müvekkilim hakkında tamamen gerçek dışı, haksız, hukuka aykırı daha da önemlisi gazetecilik meslek etiğine ve çalışma ilkelerine uymayan bir üslup ve içerikle kaleme alınmış ve müvekkilimin kişilik haklarına ağır saldırı, hakaret ve iftira içeren bir yazıdır.
Müvekkilim Galatasaray Spor Kulübü'nün eski başkanlarından ve hali hazırda kongre üyesidir. Müvekkilim Galatasaray Spor Kulübü'nün tarihine "Efsanevi Başkan" olarak geçmiş, camiada tanınan, sevilen, görüşlerine itibar edilen ve kulübüne yürekten gönül vermiş bir isimdir.
Müvekkilin tüm yaşam boyu uğraşları ve emekleri sonucunda gerek iş dünyasında gerekse Galatasaray camiasında haklı olarak edindiği bir itibarı ve saygınlığı vardır. Söz konusu yazıda bu hususlar kindar bir tutumla göz ardı edilerek, Beyaz Türkler ve Zenci Türkler ayrımı yapılmış, müvekkili Beyaz Türk olarak nitelendirip, sömürgeci zihniyete sahip, devlet yardımlarıyla mal mülk sahibi olmuş, tehcirde, mübadelede boş kalan malların üzerine dedeleri oturtulup zenginleştirilmiş, askeri vesayeti, IMF vesayetini savunan basın özgürlüğü ve demokratik anayasaya karşı çıkan biri gibi gösterilmeye çalışılması, hukuka ve gazetecilik meslek etiği ve ilkeleri ile bağdaşmadığı aşikâr olmakla, yazının içeriği müvekkilim hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını, kulaktan dolma bir takım söylemleri araştırmadan, müvekkilime saldırdığını göstermektedir. Bu ithamların müvekkilin adı ile birlikte yan yana getirilmesi yanlışlıkla olsa dahi kabul edilebilir bir durum değildir. Zira müvekkilim Galatasaray camiasını yürekten seven, kulübün gerek yurtiçi gerekse yurtdışı sayısız başarısının ardında yer alan bir yönetici olarak, yurt dışında ülkemizin de adının duyulmasına ve topyekün gurur duyulacak bir tablo yaşamamıza imkân tanıyan isimlerdendir. Müvekkilin gerek spor kulübünde gerekse iş dünyasında gerçekleştirdiği haklı başarılar ve çalışmalar göz ardı edilerek, kendisi hakkında yazılar yazıp iftiralar atmak ve gerçek dışı beyanlarla kendisinin itibarını zedelemeye çalışmak, hukuk, vicdan ve gazetecilik ilkeleriyle asla bağdaşmamaktadır.
Gazetecilik meslek ilkeleri doğru ve dürüst iletişimin temelidir. Basın özgürlüğünün amacı ise kişileri doğru bilgilendirmektir, yanlış bilgilerle haberde adı geçen kişinin şeref ve haysiyetini karalamak ya da doğruluğu kanıtlanmamış suçlamalar ve gerçek dışı bilgilerle onu kamuoyunun gözünde küçük düşürmek asla değildir. Kamuoyuna duyurulur Faruk SÜREN
Vekili: Av. Bengü Ersoy