Bütçe vatandaştan vergileri toplamaya ve vatandaşın ihtiyacı olan kamu hizmetlerinin yapılmasına yetki verir. Yani kamu hizmetlerinin parası vatandaşın cebinden çıkar. Peki bir bütçenin halkın yararına olup olmadığını nasıl anlayacağız?
Bütçenin halkın yararına olup olmadığını anlamak için eğitim ve sağlık harcamalarının toplam bütçe harcamaları içindeki ağırlığına bakılır. Eğitim ve sağlık harcamalarının toplam harcamalar içindeki payı artıyorsa, halkın yararına bir bütçe politikası izleniyor demektir bu... Çünkü eğitim ve sağlık harcamaları o ülkedeki bireylerin gelirini ve refahını yükseltir.
Gelelim Türkiye'de bütçenin harcama dağılımına... Dün 2011 bütçesi TBMM Genel Kurulu'na sunuldu. Eğitim ve sağlık harcamaları genel bütçe toplam harcamalarının yüzde 17'sini oluşturuyor. Peki eğitime ve sağlığa yapılan bu harcama dağılımı yeterli mi? Değil ama sekiz yıl öncesine göre iyileşmiş durumda. Çünkü 2002 bütçesinde eğitim harcamalarının toplam genel bütçe harcamaları içindeki payı yüzde 10 seviyesindeydi.
Aynı bütçede milli savunma, jandarma ve emniyet harcamalarının toplamı ise toplam harcamaların yüzde 12'sini oluşturuyordu. Yani iç ve dış güvenliğe, eğitim ve sağlıktan daha fazla kamu harcaması yapılıyordu. Şimdi 2011 bütçesinde, iç ve dış güvenlik harcamalarının genel bütçe harcamaları içindeki payı yüzde 10 seviyesine geriliyor. Böylece son sekiz yılda halkın yararına bir bütçe harcama politikasının izlenmekte olduğunu söyleyebiliriz.
Peki bütçenin gelir tarafı adaletli mi? Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dün bütçeyi sunuş konuşmasında, dolaylı vergilerin milli gelire oranı bakımından Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında 15'inci sırada olduğunu, yani dolaylı vergi yükünün yüzde 10.8 oranı ile fazla olmadığını ileri sürdü. Türkiye'de toplanamayan doğrudan vergiler nedeniyle mevcut uygulamanın adaletsiz göründüğünü söyledi.
Son rakamları verirsek... 2011 bütçesinde toplam vergi gelirlerinin yüzde 67'sini dolaylı vergiler oluşturuyor. Dolaylı vergiler, fakirin ve zenginin aynı oranda ödediği vergilerdir. Örneğin gıda üzerinden alınan yüzde 8 KDV'yi dar gelirli emekli de, zengin de aynı oranda öder.
O halde ne yapmalı? Düşük gelir gruplarına daha çok bütçe desteği verilmeli. Hükümet bunu yapıyor mu peki? Evet, yapıyor. 2011 bütçesinde en çok artan ödenekler, özürlüler idaresinin ödenekleri oluyor. Yüzde 70 artırılıyor. Ayrıca sosyal yardım ödenekleri de yüzde 66 yükseltiliyor. Çocuk Esirgeme Kurumu ödenekleri aynı mantıkla yine yüzde 38 çoğaltılıyor. Peki yapılanlar yeterli mi? Yetersiz. Daha adil bir bütçe uygulaması için daha yüksek vergiyi daha yüksek gelir ve servet üzerinden almak gerekir. Bunun için de sık sık vergi affı çıkartmak yerine verginin herkes tarafından kolayca ödenebilmesi için vergi oranlarının düşürülmesi düşünülebilir.