Avrupa ülkeleri, Türkiyelilere vize uygulamaya 1980'den sonra başladı. Daha önce vize yoktu. Türkler Avrupa'da vizesiz dolaşabiliyordu. Avrupa'nın vize uygulamasından daha ilginç olan nokta şu. 1980 darbesi döneminde başlayan vize engeline Türk devleti ve işadamları ses çıkarmadı. Acaba vize işlerine mi geldi? Avrupa'nın Türkiyelilere koyduğu vizeye niye devlet ve iş dünyası karşı çıkmadı?
Bu soruya cevap, önceki gün Oral Çalışlar'la birlikte konuşmacı olarak katıldığımız ÇAGİAD'ın Çanakkale'deki toplantısında Güvenli Beton firmasının sahibi Güven Barış Yüksel'le sohbet ederken, Çalışlar'dan geldi.
Çalışlar, vizeye tepkisiz kalınmasına kabul edilebilir bir gerekçe getirdi. O dönemde solcu avına çıkan 12 Eylül darbe yönetimi, komünistler Avrupa'ya kaçmasın diye vize uygulamasına karşı çıkmamıştı. Hatta, Avrupa ülkelerinin Türklere vize koymasını desteklemişti bile.
Peki o dönemde işadamlarımız ne yaptı? TOBB ve TÜSİAD da aynı devlet gibi davrandı ve vizeye tepki göstermedi.
Niye derseniz... Çanakkale'nin başarılı genç işadamı Güven Barış Yüksel, iş dünyasının bu yasakçı tutumunun nedenini şöyle açıklıyor:
"Statükocu İstanbul sermayesi otuz yıl önce de kolayca vize alıyordu. Anadolulu ihracatçı ve sanayicilerin Avrupa'ya vizesiz gidip oralarda iş almasını ve kendilerine rakip olmasını istemediler. Bu yüzden de Avrupa'nın koyduğu vizeleri adeta desteklediler."
TOBB ve TÜSİAD'ın otuz yıldır yapmadığını şimdi Yüksel tek başına yapmaya hazırlanıyor. Avrupa ülkelerinin Türk işadamlarına vizeyi kaldırması için dava açıyor. Almanya'da bir avukatlık bürosuna 20 bin euro ödeyerek konuyu inceletmiş. Otuz yıldır süren vizeyle ilgili ne sonuç çıkmış biliyor musunuz?
Avukatlık bürosuna göre, Türk işadamlarına vize haksız bir eylem. Çünkü 1970 tarihli AB-Türkiye Katma Protokolü'nde, "Akit taraflar, aralarında, yerleşme hakkı ve hizmetlerin serbest edinimine yeni kısıtlama koymaktan sakınır" koşulu var. Bu durumda, dolaşıma vize koymak kısıtlama anlamına geliyor ve dolayısıyla vizenin kaldırılması gerekiyor.
İşadamı Yüksel, TOBB'un bünyesindeki bütün odalarla birlikte, Almanya ve diğer ülkelere çok sayıda dava açması halinde vizelerin kalkacağını ileri sürüyor. Buna örnek olarak da, Rumların Loizidu davasının ardından Türklere açtıkları davaları gösteriyor.
Yüksel, "TOBB da vizelerin kaldırılması için böyle bir çaba göstermeli. Ama nerede?" diyor ve ekliyor:
"Almanlar, TOBB Başkanı'nı ve Ankara Ticaret Odası Başkanı'nı birkaç kere VIP'den vizesiz geçirince işin hallolduğunu zannediyor onlar. Oysa beni Almanya'dan bir işadamı arayıp 'Hemen gel, işi bağlayalım' dediğinde vize almam gerekiyor. Yani ben TOBB'a gidip, 'bu iyi adam bizim üyemizdir' yazısı alacağım, ardından Almanya konsolosuna gideceğim ve o da bana vize verecek. Bütün bunlar olurken zaman geçiyor ve ben tabii işi kaçırıyorum. Diğer ülkelerin işadamları işi kapıyor."
Yüksel haklı. Bilgi ve hız çağında hızlı davranan kazanıyor. TOBB'un bir an önce vizeye karşı toplu hukuk mücadelesi başlatması gerekiyor. Ama TOBB Başkanı, üyelerinin vize sorunlarının çözümü için Avrupa ülkelerine dava açacağına, kendisinin referandum öncesi ve sonrası çelişkili açıklamalarını eleştiren gazetecilere dava açmakla öyle meşgul ki... Bu yüzden TOBB, işadamlarımızın serbest dolaşım hakkını, Avrupa'ya karşı toplu bir hukuk mücadelesi vererek savunur mu, bilmiyoruz.Umarız savunur.