Dünya ekonomisi değerlendirilirken, işe, en büyük ekonomi olan Amerikan ekonomisinden başlamak gerekiyor. Amerikan ekonomisi 32 ay süren durgunluktan yaygın öngörülerden çok önce çıktı. Ekonomistlerin gelecek hakkında endişelerle dolu raporlarına karşılık özel yatırımlar ve özel tüketim hızla çoğalıyor. Batan pek çok banka ve otomobil şirketi de ekonomiye kazandırılmış bulunuyor.
Amerikan Hazine Bakanı Timothy F. Geithner, International Herald Tribune gazetesinde yayımlanan demecinde, ihracatın arttığını, üç büyük otomobil firması Chrysler, Ford ve General Motors'un otomobil satışlarının azalmasına rağmen kârlarının yükseldiğini açıkladı. Ayrıca Geithner, Amerikan devletinin zor durumdaki bankaları kurtarmak amacıyla satın aldığı hisse senetlerine ödediği 20 milyar dolardan çok daha fazlasını geri aldığını belirtti. Böylece vergi mükelleflerinin haklarının korunduğunu söyledi.
Dünya ekonomisinin lokomotifi Amerikan ekonomisinde durum böyle. Avrupa ekonomisine gelince o da durumunu düzeltiyor. Başta Almanya olmak üzere, Fransa ve Kuzey Avrupa ülkelerinde imalat sanayisinin performansı sürekli yükseliyor, ihracatları artıyor. Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İrlanda'nın yüksek devlet borçları, bankalara uygulanan stres testinin ardından şimdilik sorun olmaktan çıktı ve endişeler ortadan kalktı.
Gelelim gelişmekte olan ülkelere... Çin başta olmak üzere Hindistan, Rusya, Brezilya, Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümeleri gelişmiş ülkelerinkinin yaklaşık üç katı civarında bulunuyor. Bu da gösteriyor ki, dünya ekonomisinin büyümesini artık gelişmekte olan ülkeler üstlendi.
IMF'nin tahminlerine göre, gelişmekte olan ülkeler 2010'da 6.8, 2011'de 6.4 oranında büyüyecekler. Dünya ticareti 2010'da yüzde 9, 2011'de yüzde 6.3 artacak. Dünya geliri 2010'da piyasa fiyatlarıyla 62 trilyon dolar, 2011'de 65 trilyon dolar olacak. 2009'da ise dünya geliri, bir önceki yıla göre 3 trilyon dolar tutarında daralarak 58 trilyon dolara gerilemişti. Son günlerde bazı çevrelerin öne çıkardığı durgunluk endişelerine karşılık, anlayacağınız dünya üretiminde kötüye gidiş yok.
Peki dünya ekonomisinde hiç mi sorun yok? Var tabii. Sorun; açlık ve yoksulluk çeken insanlar. Her gün 16 bin çocuk açlıktan ölüyor.
Amerikan kaynaklı dünya mali krizinin ardından 2009'da 105 milyon ilave açlık çeken insan ortaya çıktı. Böylece açlık çeken insan sayısı, Dünya Gıda Örgütü verilerine göre 1 milyar 20 milyona ulaştı. İşte dünya toplam nüfusunun altıda birine denk gelen aç insanlar doyurulmadığı sürece, "ekonomik olarak iyiye gidiyoruz" diyebilmek mümkün değil.
Anlayacağınız dünyanın üretiminde sorun yok ama üretimin bölüşülmesinde ciddi bir sorun var. Kendi dışındaki ülkeleri rekabete davet eden zengin ülkelerin kendi tarım ve gıda sektörlerini rekabete açmamaları nedeniyle bir türlü kurulamayan "adil dünya ticaret düzeni" gelirin bölüşülmesini bozuyor ve dünya nüfusunun altıda birini aç insanlar oluşturuyor.