Tarım Bakanı Mehdi Eker, dün bazı gazetelerin köşe yazarlarıyla İstanbul'da bir toplantı yaptı. Bakan Eker'in açıklamaları, bir açıdan "tarımda gerileme var" diyenlere bir cevap niteliğindeydi. Eker, tarımsal hasılayı son sekiz yılda iki buçuk kat çoğalttıklarını belirtti.
Peki Türkiye'de tarımsal hasıla nereden nereye geldi? Tarımsal hasıla 2002'de 23.7 milyar dolardı. 2008'de 57 milyar dolar oldu. Böylece, Dünya Bankası verilerine göre, Türkiye tarımsal ekonomide dünya 11'inciliğinden, 8'inciliğe yükseldi. Dünya sıralamasında, 424 milyar dolarlık hasılayla Çin birinci, 219 milyar dolarlık hasıla tutarıyla Hindistan ikinci, 142 milyar dolarlık hasılayla da ABD üçüncü oldu.
Tarım Bakanı Eker, AB müzakere sürecini de anlattı. Müzakere sürecinde 'gıda faslının' açılmasıyla ilgili olarak, Türkiye'nin AB standartlarına olan uyumu çok önceden sağladığını ve AB bürokrasisinin Türkiye'nin hızına şaşırdığını söyledi. Gıda faslı açılmadan önce, Türkiye'de mevzuatın AB mevzuatına uyumlu hale getirilerek, gıda zincirinde 'tarladan tabağa' olan sağlıklı yapının kurulduğunu belirtti.
Peki gıda faslının açılma noktasına gelinceye kadar Türkiye tarımı ne tür değişimlerden geçti, hangi yeniliklerle tanıştı?
Türkiye'de bulunan toplam 27 milyon koyun ve keçinin, 14 milyonu önceki yıllarda küpelenip kayda alındı. Kalan hayvanların da küpelenip kayda alınması halen hızla sürüyor. Sığırların ise hepsi küpeli ve kayıtlı hale getirildi. 'Küpe' denilen, hayvanın nüfus cüzdanı. Her hayvana bir nüfus cüzdanı çıkartılıyor. Böylece hayvanın yaşantısı bilgisayar aracılığıyla takip ediliyor.
Hayvanlarda görülen şap hastalığına gelince... Merkezi Paris'te olan Uluslararası Salgın Hastalıklar Ofisi tarafından, Trakya'da şap hastalığına artık rastlanmadığı bilgisi tescillendi.
Bakan Eker'in açıklamalarına göre, son sekiz yılda Türkiye tarımında yaşanan ilerleme sadece AB tarafından kabul edilmedi. Bu arada BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) da Türkiye'nin son sekiz yılda tarım alanında önemli atılımlar yaptığını belirtti. FAO, Türkiye'nin "Batı'daki komşularına taze ve işlenmiş meyve ve sert kabuklu yemişler ihraç ederek, kendisini Avrupa'nın meyve sepeti olmak üzere konumlandırdığına, tarımsal ürün listesinde binin üzerinde ürün yer alan Türkiye'nin tarımsal ihracatının değerinin yılda yüzde 5 büyüdüğüne" dikkat çekiyor.
Gelelim son günlerde çok konuşulan et fiyatlarındaki artışa... Bakan Eker, Türkiye'de sığır sayısının 11 milyon olduğunu ve bu sayının her yıl üçte birinin kasaplık olarak ayrıldığını, dolayısıyla tüketime hazır yeterli et arzının olduğunu söylüyor. Et fiyatlarındaki hızlı yükselişin nedeninin ise bazı büyük firmaların, et fiyatlarını yükseltmek için kasaplık hayvanları kesmemesinden kaynaklandığını belirtiyor. Bakan Eker, süreci 'marketler birliğinin' Türkiye ortalama fiyatlarına dayanarak şöyle anlatıyor. Fiyat artışlarını önlemek için 24 Nisan'da kasaplık canlı hayvan ithal etme kararı aldıkları ve bu kararın ardından marketlerde satılan kıymanın kilosu 24 liradan 19.9 liraya indiği.
Ayrıca Bakan Eker, et ithalatına karşı olduğunu, çünkü et ithalatının, Türkiye'de hayvan üreticilerine büyük zarar verdiğini 32 yıllık Tarım Bakanlığı çalışanı olarak gördüğünü ve bildiğini belirtiyor.
Peki et fiyatlarındaki haksız artış bundan sonra nasıl önlenecek? Ya da önlenebilecek mi? Tarım Bakanı bu konuda umutlu. Dün köşe yazarlarıyla yaptığı dar kapsamlı toplantıda, yeni bir proje üzerinde çalıştıkları ve özel sektöre 'kasaplık genç besi hayvanı ithal izni' verecekleri haberini verdi. Böylece 6-9 aylık genç hayvanları ithal eden besiciler, bu hayvanları altı ya da 10 ay besleyerek satabilecek. Damızlık hayvan ithalinin ardından, bu kez genç besi hayvanı ithaline de izin verilmesi, et fiyatlarındaki haksız kazançları önleyecek.
Anlaşılan, alınan bu yeni önlem, Ramazan ayında et fiyatlarını tekrar yükseltmeye çalışan spekülatörlerin elini kolunu bağlayacak.
